1

10.6K 302 29
                                    

   Sabah güneşin doğuşu ile öten horoz sesi ile uyanmıştı. Minik denizli horozu çok guzel olmasının yanında aşırı gürültülüydü. Sonunda bu horozu kesecekti.  Tabi Hakan izin verirse. Horozunu evladı gibi seviyordu.
    Yataktan kalkıp eşofmanlarını giyindi. Sabah serinliği hissediliyordu. Hemen aşağı indi ve bahçeden çıkarken hala bahcede duran horoza baktı. Ondan cidden nefret ediyordu.
  Evin etrafında koşu yaptıktan sonra bahçede antrenmana devam etti. Bu çevre Elvan'a aitti. O sporunu bitirirken Hakan bahçede kucağında Horozu necmi ile geldi.

 " Günaydın Hakan "

 " Günaydın Elvan. "

 " Hakan necmiyi başka bir yere mi alsan sen . Bir gün keseceğim onu"

 " Oğlum hakkında böyle konuşma ."

 " Evlende kendi çocuğunu sev. Gıcık oluyorum necmiye"

 " O da seni pek sevmiyor. " dedi Hakan hakliydı. Necmi ne zaman onu görse diklenip üstüne geliyordu.

 "Aslında onu sevebilirim . Sadece pilavda  "

 Elvan içeri girerken şarkı söyluyordu.

 " Horozumu kaçırdılar , damdan dama uçurdular ,suyuna da pilav pişirdiler.."

 Hakan Necminin kulağını kapattı.

 " Korkma oğlum baba burada"

  Elvan  içeri geçip odasına çıktı . Duş alıp giyindi. Farklı bir eşofmanla aşağı indiğinde Hakanın annesi Melek kahvaltı hazırlamıştı. Melek hanım yaşlı olmasına rağmen dinc bir kadındı. Hakandan sonra burada işe başlamıştı. Hakan Elvanın asistanı ve korumasıydı. Bir doksan iki boyunda bir devdi. Melek hanım ise bir buçuk metrelik tatlı bir kadındı.

  Beraber kahvaltıya oturdular. Elvan ne kadar ısrar etse de melek hanım yardımcı istememişti. Elvan çay alıp oturdu.

 " Elvan dün baban aradı. Sen toplantıdaydın. Bugün aramanı bekliyor"

 " Neden aradı ki?"

 " Ablan evleniyormuş"

 Elvan ofladı . Yıllardır  ailesinden uzaktı. Sadece belli günlerde yanlarına gidiyordu. Nedeni onları sevmemesi değildi. Onları korumak istiyordu. Ailesinden gizli çevirdiği işler fazla büyümüştü.

  Bundan altı yıl önce ilk kez Istanbula üniversite okumak için gelmişti. Ailesi Izmirdeydi. Arada fazla mesafe yoktu ama sık sık gitmiyordu. Ilk gittiği yıl  okuldan nefret etmişti. Bırakacaktı ama babası çok katıydı. Bırakırsa bir daha okuyamazdı. Dersleri boşlayıp kendini gece hayatına vermişken dövüşmeyi öğrenmişti. Hakan o dönem kafes dövüşlerindeki en güçlü adamdı. Onunla orada ilk kez karşılaşmışlardı. Neyse ki rakip değillerdi. Elvan birinci yılın ortalarında Cennet ile tanıştı. Liseli bir kızdı Cennet. Minicik bedeni çok acıyı kaldırmıştı babası annesinin ölümünden onu sorumlu tutuyirdu Cennetin babası Zeki bey güçlü bir mafyaydı ve kızına çöp gibi davranıyordu. Cennet onun parasını kullanmamak için çalışıp para kazanıyordu.
  Cennet ablasi gibi gördüğü Elvana hayrandı. Calışıp kendi parasıni kazanıyordu ve dövüşte de kendini geliştirmişti.
 " Elvan biliyor musun ben biraz daha büyüyünce güclü ve güzel bi kadın olacağım. Senin gibi"
 Demisti Elvana. Cıvıl cıvıl bir kızdı. Ama hiç büyüyemedi.
  Elvan birinci yılın bitiminde yaz tatilinde eve gitmeden hemen önce Cennet onu aradı. O esnada Elvan evden ayrılmak üzere bavullarını hazırlıyordu.

 " Elvan ."

 Elvan onun ağlayan sesini duyduğunda yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamıştı. Sesi kesik kesik geliyordu.

 " Bana kızma olur mu ? Ben gitmek istemedim"

 " Cennet ne gitmesi . Güzelim neredesin sen ?"

 " Elvan o bana.."

  Telefonu kapanınca Elvan hışımla çıktı evden. Cennetin evine geldiğinde bahçe duvarından atlayıp gizlice girdi içeri. Cennetin odasının ışığı kapalıydı. Yine de odasına gitti. Cennetin yatağı dağılmıştı. Kan lekeleri kapıya dogru gidiyordu. Düşünmeden kapıyı açtı. Koridordan geçtiğinde Cennetin salonda yerde yattığını gördü. Babası dayak yemişti ve yerde yatıyordu. Etrafında ölü adamlar vardı. Muhtemelen kendi korumalarıydi. Karşısinda yirmiye yakın koruma ve lacivert ceketli genç bir adam vardı.

 " Bu sana ders olsun. Benim islerime karismayacaktin"dedi adam.
Rahat bir şekilde kollarini katladığı gömleğini duzeltti. Saatini takıp lacivert ceketini giyindi.Adam odadan çıkarken Elvan yüzünü gördü. Sert hatları olan yakışıklı bir adamdı. Belli ki Cenneti bu hale o getirmişti. O odadan çıktıktan sonra adamlarıda arkasından çıktı. Cennet ve babası hala yerdeydi. Koşarak onlara gitti. Babası ağlıyordu Cennet ise öylece boşluğa bakıyordu. Kıyafetleri parçalanmış , üstu kan içinde kalmıştı. Sari saclari kandan kirmızi olmuştu.

 " Cennet bana bak "

 " Elvan özür dilerim. Ben karşı koyamadım."

 Elvan kızın parçalanmış giysilerinden neler olduğunu anlamıştı. Ağlayarak ambulansı aradı. Cennet son nefesini verirken babası onun için ağlıyordu.
  Elvan o yaz  eve gitmemiş Cennet için hukuk mücadelesi vermişti ama o adam çok güclüydü. Yasalardan bile güçlüydü. Cennetin babasından da güclüydü. Adam elini kolunu sallayarak adliyeden çıkarken Elvan adalete olan inancını kaybetmişti.
   Cennetin babası ise depresyona girmiş kendini suçlamıştı. Bir hafta sonra bir avukat Cennetin babasının tüm mal varlıgını Elvana bıraktığına dair bir vasiyet bırakıp intihar ettiğini söylemişti. Elvan başta kabul etmese de Cennetin son anları gözünün önüne geldikçe intikam hırsıyla doluyordu. Belki de güclü olursa o adamı cezalandırabilirdi.

MEDUSA ( GÜÇLÜ KADINLAR -3)Where stories live. Discover now