⁰⁰ Characters

1.6K 80 132
                                    










SERENDİPÇE


Önizleme





Bu görevi yerine getireceğine emin misin, Harry?" Harry kafasını kaldırdı ve kendinden emin bir şekilde "Evet, profesör. Onun kim olduğunu bulup ölmesine engel olacağım." dedi. Hermione ve Ron da Harry'nin arkasında durdu ve onu bulmak için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarını söylediler.

Dumbledore, McGonagall'ı çağırdı ve "Minerva, artık bu görev için hazırlar. Büyücü Dünyası'nın kaderi sizin ellerinizde." dedi. McGonagall zaman döndürücüyü Hermione'nin avucuna bıraktı ve "Nasıl kullanacağınızı biliyorsunuz zaten Miss Granger. Unutmayın, zamanınız kısıtlı." dedi. Hermione McGonagall'ı pürdikkat dinliyordu. Gözden kaçırdıkları en ufak bir detay bile her şeyi mahvedebilirdi. Başka şansları yoktu. Dumbledore Altın Üçlü'ye güveniyordu. Onlara olan inancı tamdı.

Altın Üçlü, Dumbledore'un odasından çıktı ve uzun bir süre bu görevi konuşmak için Hagrid'in kulübesine doğru yola çıktılar. "McGonagall senin o küçük kum saatini kullanmasını bildiğini söylerken ne ima ediyordu. Daha önce kullanmadığın bir şeyi nasıl bilebilirsin ki?" Hermione'yle Harry birbirlerine baktılar. Aralarında uzun bir sözsüz anlaşma geçti ve Hermione Ron'a da söylemeye karar verdi. "Aslında ben o küçük kum saati dediğin şeyi -ki gerçek ismi Zaman Döndürücü- daha önceden kullandım. Aynı anda birçok derse girebilmek için McGonagall onu bana vermişti. Hatta Sirius ve Şahgaga'yı da Zaman Döndürücü sayesinde kurtardık. "

Ron duyduklarına inanamayarak ikisine baktı. "Ve bunu bize şimdi mi söylüyorsun?" Ron, Harry'nin şaşırmadığını görünce "Bize değil, bana! Bunu bana şimdi söylüyorsun!" dedi. Sesindeki kırılmışlık kendini açıkça belli ediyordu. "Harry'e söylemek zorundaydım. Aksi takdirde Sirius ve Şahgaga'nın kurtulmasına imkan bile olmazdı, Ron." Ron, Hermione'ye dönmeden "Ben de yardım edebilirdim!" dedi. "Ayağını sakatlamıştın. Nasıl yardım etmeyi düşünüyorsun?" Ron hâlâ tatmin olmamıştı. "Ron bunu ne kadar az kişi bilirse yakalanma ihtimalimiz de o kadar az olurdu. Sana söyleseydik McGonagall onu benden alırdı."

Hagrid'in kulübesinin önüne geldiklerinde Harry kapıyı çaldı ve Hagrid'in açmasını beklediler. Harry çok heyecanlıydı. Bir an önce göreve başlamak istiyordu.

Hagrid kapıyı açtı ve Altın Üçlü'yü içeri çekti. -Kelimenin tam anlamıyla içeri çekmişti- "Görevinizden haberdarım çocuklar. Sizi Dumbledore'a öneren de bendim zaten. Harry heyecanlı mısın?" Hagrid, Harry'nin heyecanlı olduğunu biliyordu. Harry'nin omzunu patpatladığında Harry kendini yerde buldu. hagrid elini atarak Harry'i yerden kaldırdı. "Kusura bakma dostum. O kadar heyecanlıyım ki elimin ayarı kaçıverdi." Hermione daha fazla dayanamayarak "Buna inanamıyorum. Resmen zamanda geri gidip Harry'nin anne ve babasını göreceğiz." dedi. Sesi o kadar heyecanlıydı ki Harry bile şaşkına döndü. Ron gözlerindeki ışıltıyla "Fred ve George, James Potter' ı görmek için her şeyi yapardı. Biliyorsunuz değil mi? James Potter ve Sirius Black, Fred ve George gibiydi. İnsanları şakalamaya bayılıyorlarmış." dedi.

Harry içtenlikle gülümseyerek göreve başlamak için sabırsızlandığını söylüyordu. Her şey çok ani olmuştu. Bütün hafızalardan Mrs Potter'ın -Harry'nin annesi- kim olduğu silinmişti. Dumbledore, birinin zamanda geriye gidip Mrs Potter'ın ölümüne sebep olduğunu öne sürüyordu. Bu Büyücü Dünyası için büyük bir tehditti. Altın Üçlü, Mrs Potter'ın kim olduğunu bulup onun ölümüne engel olamazlarsa Harry de hiç olmamış olurdu ve Seçilmiş Kişi de olmazdı. Voldemort'un önü bütünüyle açılırdı ve her şey mahvolurdu. Bu yüzden Altın Üçlü'nün buna engel olması gerekiyordu. Peki ya Mrs Potter'ı nasıl bulacaklardı? Ellerindeki tek bilgi, Mrs Potter'ın Hogwarts'tan olduğuydu.

Serendipçe • 𝐉𝐚𝐦𝐞𝐬 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin