🦋 🦋 🦋 🦋 🦋 🦋 🦋 🦋 🦋 🦋 🦋
Bütün hafızalardan Mrs Potter'ın -Harry'nin annesi- kim olduğu silinmişti. Dumbledore, birinin zamanda geriye gidip Mrs Potter'ın ölümüne sebep olduğunu öne sürüyordu. Bu Büyücü Dünyası için büyük bir tehdi...
Rahatsızlık duyduğu belliydi Olivia'nın. Mrs Snape deri eldivenlerini çıkartarak onun yattığı yatağın köşesine bıraktı. Olivia gerginlikle yataktan doğrulurken kapının kendiliğinden kapandığını gördü.
"Nasılsın?" Olivia Mrs Snape'e döndü. "Kafama bludger yediğime göre harikayım." Mrs Snape Olivia'nın kendisiyle alay etmesine sinirlenirken "Karşında annen var senin, bir arkadaşın değil." dedi sakince.
"Geç bunları, ne için geldiğini söyle." Mrs Snape Olivia'yla yüz yüze gelmeye gayret göstererek adımlarını ona yönlendirdi. "Birincisi, Severus'a karşı saygını bozma." Olivia güldü. "Severus'cuğun sana mektup mu yazdı yoksa?"
Mrs Snape asla iflah olmayan kızına sinirle baktıktan sonra kolunu tutarak onu kendine çekti. Olivia ciddileşerek kolunu çekti ve Mrs Snape'e "Bana bir daha öyle dokunma." diye uyarıda bulundu.
"Haddini aşıyorsun, Olivia." Olivia da Mrs Snape gibi yapma bir gülümseme serdi ortaya. "Sen de öyle, anne."
James odanın en köşesine geçerek sessizce Olivia ve Mrs. Snape'i izlemeye başladı. Olivia'nın sadece onlara karşı değil herkese karşı böyle cüretkar bir şekilde konuştuğunu fark etmesi uzun sürmemişti.
"Asla Severus gibi olamayacaksın." Olivia derin bir nefes verdi. "Neyse ki öyle birine dönüşmeyeceğim." James buna gülmemek için dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
Mrs Snape Olivia'nın hırçın ve inatçı tavırlarına karşı hiçbir zaman müsamaha göstermeyi başaramazdı.
"Sirius Black'le konuşmaman gerektiğini sana daha kaç kere söyleyeceğim?" James, Sirius'un adını duyunca daha dikkatlice dinledi. Olivia daha fazla kendini tutamayarak kahkahalarla gülmeye başladı. "Onunla zaten konuşmuyorum. Ama sırf sen konuşma dedin diye artık konuşacağım." James bütün bunları Sirius'a anlatmak için zaman kolluyordu.