0.8 | canlar

217 26 34
                                    

Yasemin bana, ben Sosa'ya, Sosa ise hâlâ önüne bakıyordu.

Ta ki cümlede kendi isminin geçtiğini fark edene kadar.

Yavaş hareketlerle bana döndüğünde, "Nasıl?" dediğini duydum Yasmin'in. "Niye böyle bir şey yapıyorsun?"

"Farklılık olsun." dediğimde hâlâ Sosa ile göz gözeydik ve Yasmin'e dönmemiştim. Birkaç saniye sonra kendimi biraz geri çekip "Ne içiyorsun?" dedim önündeki bardağı işaret ederek.

"Kahve."

"Ciddi olamazsın. Ben de detox suyu zannetmiştim."

"Hey," diye araya girdi Yasmin. "Ben onu da yapıyorum."

"Çeşitliliğine saygım sonsuz." dedim kısa bir an ona dönerek. Yeniden Sosa'yı odağıma aldığımda, "Eee?" dedim. "Bir ismi yok mu?"

"İsmi yok." Sosa bunu söylerken sesi düzdü ve hayattan bıkmış gibiydi biraz. Hiç de üzerime alınmadım. "Varsa da ben bilmiyorum."

"İsmini bile bilmediğin şeyi niye içiyorsun?" dedim ama dediğim gibi pişman olmuştum çünkü söylediklerim ve yaptıklarım uyuşmuyordu. Ben de ismini bilmediğim bir içeceği içecektim sonuçta, kaldı ki tadını beğenip beğenmeyeceğim bile kesin değildi. Sosa da bunu destekler gibi kısa bir an alaycı tebessümünü sergiledi fakat hemen ardından eski ruhsuz hâline bürünmüştü yine.

"Her neyse." Yasmin'e dönüp "Bana bir tane şundan." dedim Sosa'nın önündeki bardağı işaret ederken.

"Onun bir ismi var." diye düzeltti beni Yasmin. "Geçmişin Hatıraları."

Söylediği şeyin kahve ismi olduğunu algılamam birkaç saniyemi aldı. Yemeklere garip isimler verdiğini biliyordum çünkü aramızda muhabbeti dönmüştü ama benim favorim olan kahvenin ismi normal olduğundan ve bu zamana kadar hep onu içtiğimden, diğer kahvelerle ilgili bir düşüncem olmamıştı hiç.

"Olmasa daha güzel olurmuş sanki..."

Sosa da kafasını olumsuz anlamda salladı beni desteklercesine. Sanırım o da benimle eş zamanlı olarak duymuştu bu ismi. "Öğrenmesem daha iyiydi."

"Siz birer sanat düşmanısınız." dedi Yasmin. Hemen ardından tezgâhın arkasında bir şeyler aradı fakat dakikalar süren aramaları sonuçsuz kaldığında "Süt bitmiş." dedi bıkmış bir sesle ikimize dönerek. Sakin ve sessiz bir biçimde onu izliyorduk. "Tam da zamanıydı... İki dakika burayla ilgilenebilecek misiniz? Alıp geleyim hemen."

"Olur." dedim kafamı olumlu anlamda sallayarak. Sosa umursamazca omuz silkmişti. "Git sen."

Yasmin arkadan ceketini alıp giydi ve elleriyle bana kalp yaptı gitmeden. "Her şey sana Geçmişin Hatıraları'ndan hazırlayabilmek için."

O arkasını dönüp gözden kaybolduğunda, "Bunun için özel bir çabaya gerek yok." diye mırıldandım. "Gözümü her kapadığımda geçmişim kendini hatırlatıyor zaten."

Bu cümleleri İngilizce değil, İtalyanca kurmuştum çünkü biraz içe dönüştü yaptığım şey. Şu sıralar çok sık kendimi, hislerimi sorguluyordum ve bu durum hoşuma gitmiyordu artık. Bir yanımın hâlâ İtalya'da olması bile beni sinirlendirmeye yetiyordu şu an.

"Bir gideri vardı aslında..." dediğimde kahveyi kastediyordum, dirseğimi sıraya koymuş ve kafamı yeniden koluma yaslamıştım dakikalar önce yaptığım gibi. Sosa'nın ilgisi de bana döndü hareketliliğim ile beraber. "Güzel isim." diye ekledim nötr bir sesle.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 29, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

maestro | josé ernesto sosaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin