Klinik

200 143 10
                                    

Öğrendiğim gerçeklerin altında ezilmeye hiç niyetim yok. Düşününce bile o dev dünyada bir yerim bir adım vardı. İç sesim bana güç vermeye çalışıyordu fakat o sirenler..

Zihnim patlıyor..

Heryer mavi ışık . Tam tepemde gözlerimi kör eden beyaz bir ışık , elimde bir elin sıcaklığı vardı.

Ambulanstaydım , gözlerimi zar zor açıyor, zaten onda da gözümü alan kocaman bir florasan ışık karşımda bana bakıyordu. Durumum bu kadar ciddi miydi bilmem , siren bir sesi bir süre kesilmiyordu. Ellerime sımsıkı sarılmış olan Marcus gözlerini ayırmadan endişe içinde beni izliyor ve "geçecek , biz buradayız sen iyisin korkma Sarah , geçecek " korkuyla. Fakat benden daha fazla etkilenmiş gibi duruyordu. Kendimi o an suçlu hissetmiştim benim yüzümden günlerce düzenleri psikolojileri bozuktu. Herkese  içlerini rahatlatan bir açıklama yapmamı bekliyordım. Annem babam ve diğerleri olmak üzere artık yanlarımda olmaları ve benim için endişelenmeleri artık beni rahatsız etmeye başlamıştı. Hermes hakkında öğrendiğim gerçekler kalbimi bir nebze olsa acıtmış ayrıyetten rahatlatmıştı da. Bu düzenin bir parçası olduğum gerçeğini kabullenmeye çalışıyordum içimde biyerlerde.

"Sarah merhaba , sen doktor Steve."

"......"

"Beni duyabiliyor musun ? " Elindeki feneri gözüme sokacak derecede yakında tutmuş göz kapaklarımdan yırtarcasına gözlerimi açık tutmaya çalışıyordu. Elim kolum kalkmıyordu verdikleri sakinleştirici beni benden almıştı. Zihnimde mezarlıktaki ruhların sözleri dönüyordu. Göğüs gerip üstesinden gelmek istediğim birşeyler var gibi hissediyordum. Ben artık başka bir Sarah'ım. Bunu kabul etmem ve Hermes' le bir araya gelmek istediğim çok şey vardı , ama onu son kez gönderdiğim zamandan sonra karşıma birdaha çıkmamıştı.  Marcus'un ellerinden ellerimi zorla geri çekmeye çalışırken heryer karardı derin bir uyku çöktü. Beni indiriyor olmalılardı ki sarsılıyordum.

" Sarah buradan kısa zaman içinde evine dönebileceksin, beni affet herşeyi senin için yapıyorum."

Annemlerden daha fazla korumacı olması nasıl da tuhaf geliyor.
Bir profesörün karşısında bulduğumda kendimi , biraz biraz anlamaya başladım neden benden özür dilediğini. Marcus o an elimde olmadığı için çok şanslıydı. Tüm bunlar bana yorucu geliyordu.

"Bir kaç hafta belki burada dinlenebilir bize eşlik edebilirsin , ailenden yazılı izin için buraya çağırdık, ben Steve. Yeniden merhaba  Sarah . Marcus'un babasının bir arkadaşıyım ve burada baş hekimim."
Aman tanrım, burası bildiğin deliler hastanesiydi. Sinir krizi geçirsem durumum hakkında yanlış tespit yapacaklardı, fakat tam o sırada doktorun önündeki suyu tutup duvara fırlattığımda , kupanın kırılan herbir parçasını yerlere saçıldı. Dökülen suya dönüp şaşkın bir şekilde izlerken , isimligi olan paneli alıp fırlattım ve doktorun yüzünü çizmiştim istemsizce.

" Sarah?"

" Beni anladın değil mi ?"

Gözlerimi açıp kapatıp masaya baktığımda su ve isimlik herşey yerli yerindeydi. O an yapmak istediklerimi ilizyon gibi yaşamış görmüştüm.

"Sizi anladım. Odama gidebilir miyim bay Steve ?"

Şaşırmıştı bir kabulleniş görmesi onu rahatlatmıştı ama ben ; içim yanıyordu öfkeden üzüntüden. Bunca şeyi ney uğruna yaşıyordum?  Daha ne olacaktı başıma gelecekti derken, kapıyı kitlediler. Bembeyaz bir oda , sade bir yatak, sandalye, ama yere sabitlenmiş bir sandalye. En azından o deli gömleklerinden giymiyordum. Odanın tepesinde bir hoparlör ilişti gözüme. Seans saatim ve yemek saatlerim bildiriliyordu. Bir hap ve plastik bardak içerisinde su vardı . Vizyonsuz klinik.  Bir hemşire geldi

Merkür'ün Son Vârisi ( Burçlar ) seri 1Where stories live. Discover now