7

760 66 5
                                    

Yabancı olduğum sınıfa girerken aradığım kişinin en arkadaki büyük kalabalığın içinde olduğunu biliyordum. İrem'in 'kendileri dışında pek kimseyle muhatap olmazlar' dediği grup olmalıydı. İyice yaklaştığımda en arkada oturmuş gülen kızla göz göze geldim.

Önce beni gördüğü için şaşırdığını belli edercesine kaşlarını kaldırdı ama gözleri elimdeki atkıya kayınca neden geldiğimi anlamış olacak ki yerinden kalktı. Yanıma geldiğinde üzerimdeki gözlerden rahatsız olup yarım ağız teşekkür edip hızla sınıfın çıkışına yöneldim.

Hızlı adımlarla kendi sınıfıma yürürken kolumu kavrayan ince parmaklar yüzünden irkilerek arkamı dönmek zorunda kalmıştım. Tek kaşını kaldırmış yüzüme bakan Talya'ya döndüm.

'' Rica ederim. ''

'' Bunu söylemek için mi arkamdan buraya kadar geldin.''

''Senin, atkıma uyuşturucu saklamışsın da suçu üstüme atmaya çalışıyormuşsun gibi kaçmandan daha mantıklı bir hareket.''

''Kaçmak mı? Sen kimsin ki senden kaçma zahmetine gireyim. Bana atkını verdin ben de sana teşekkür ettim bu kadar.''

Gözlerinde ukalalığıma uyuz olduğunu belli eden bir anlam aradım ama yoktu. Hatta şekilli gözlerini kısıp koyulaşan gri gözlerini benimkilere diktiğinde yutkunmama sebep olan garip bir tavır takınmıştı. Her kelimesinde daha da yaklaşıyordu ve sonunda dudakları ile kulağım arasında birkaç santim kala durup ''Neden seninle en ufak temasımda köşe bucak kaçmaya çalışan küçük yavru bir hayvan gibi hırçınlaşıyorsun.'' diye fısıldadı.

Yabancısı olduğum bir insanın özel alanımı bu kadar ihlal etmiş olması beni öylesine rahatsız etmişti ki birkaç defa üst üste yutkunmama rağmen sesimi çıkartamamıştım. Bir başkası bu cümleyi normal bir şekilde kurmuş olsaydı 'küçük yavru bir hayvan' ibaresini aşağılayıcı bulur ve bu lafı söylen kişiye bir daha kuramayacağı şekilde iade ederdim. Fakat şu an bunu yapamıyordum.

Söylerken bu şeyi aşağılamaya çalışmaktan çok bundan hoşlanıyor, zevk alıyor ya da sevimli buluyor gibi söylemişti. Gözlerimi bir saniye ayırmadığım gözleri sislenmiş gibi gözüküyordu ve hipnoz ediliyormuş gibi hissettiriyordu. 

Sonunda çalan zille gerçekliğe dönüp hızla geri çekildim. Neredeyse koşarak sınıfa girdiğimde nefes nefese kalmıştım. Orada öylece durup sadece aptal aptal o kızın gözlerini izlediğim için kendime sinir olmuştum. Kendini ne sanıyordu da hakkımda böyle akıl yürütmeler yapıyor, üşüdüğümü düşünüp bana atkısını veriyor, sorgusuz sualsiz dibime giriyor, hakkımda psikolojik tahliller yapıyordu.

Buna adeta izin verdiğim için kendime de kızıyordum. 

∼∼∼∼∼∼

Tekrardan kendimi, çocukken her fırsatta attığım o parkta bulmuştum. Yarım saatten fazladır yürüyordum ve benim gibi yürüyüşe çıkmış birkaç insanı da göremeyeceğim kadar derinlerine inmiştim parkın. 

Fakat son günlerde, evren tarafından her gün karşıma çıkarılan kızın burada olacağını bilseydim gelmezdim. Büyük çalılıkların arkasında, bir ağacın altında durmuş hareketsiz bir şekilde bir yeri izliyordu. O kadar donuk gözüküyordu onun kim olduğunu anlamayı bırak bu karanlıkta orda biri olduğunu görebilmiş olmama bile şaşırmıştım. 

Gerçekten tekrar karşılaşmak veya herhangi bir etkileşime girmek istemiyordum. Bu yüzden orda hiç var olmamış gibi geri geri uzaklaşmaya başlamıştım ki arkamdan - parkın buraya uzak yerlerinden - gelen kahkaha sesleriyle o tarafa döndüm. 

Sesler kesildiğinde eve geri dönmek için son bir kez o ağacın altına baktığımda Talya'yla göz göze gelmiştik. Altına saklandığı ağaçtan birkaç adım uzaklaşmıştı. Sarı renkli loş sokak lambasından yanaklarının parıl parıl parladığını görebiliyordum. 

ODİARE GirlxGirlWhere stories live. Discover now