25

865 75 19
                                    

Yalnız, sessiz, huzurlu park aniden tekin olmayan, ıssız bir yer haline gelmişti sanki birkaç saniyeliğine.

Ta ki ay ışığında parıldayan mor saçları görene kadar...

"Talya... Ne işin var burda?" soruma cevap vermeden önce omuzu benimkine değecek kadar yaklaşıp yanıma oturmuştu.

"Asıl senin ne işin var? Senden önce ben geldim."

"Sen mi?" geldiğimde burda kimse olmadığına emindim. Konuşmaya devam ettiğinde geçmişten bahsettiğini anlamıştım.

"O geceyi hatırlamıyor musun?"

Dönüp yüzüne baktığımda Talya, kafasını yukarı çevirmiş, gökyüzündeki yıldızları seyrediyordu. Parıl parıl parlıyordu gözleri...

Ay ışığı saçlarına, yıldızlar gözlerine inmişti sanki... Cildi o kadar solgun görünüyordu ki uzanıp elini tutmak, sarılmak, ısıtmak, iyileştirmek istedim. Ama şu an ona dokunmaya cüret dahi edemeyeceğim kadar ilahi duruyordu.

"Hatırlıyorum..."

"O gece anlamıştım."

"Neyi?" sonunda güzel yüzünü uçsuz bucaksız gökyüzünden, benim fani suretime çevirdiğinde içim titredi. Sanki baktığı gökyüzündeki sonsuzluk, gözlerine işlemişti. Öylesine koyu ve berraklardı ki bir an o bakışlarda kaybolacağımı sandım

"Bana aşık olacağını, Kayla."

Cevap vermedim. Gözlerimi kaçırıp yere diktiğimde hâlâ derin derin bana baktığını hissedebiliyordum.

"Benden vazgeçemeyeceğini de benim için vazgeçilmez olacağını da o gece anlamıştım."

Dediklerinden emin olmak için gözlerime bakmak istedi. Bunu, çenemi kavrayıp beni kendine çevirmek için elini uzattığında fark etmiştim. Fakat bana dokunmaktan vazgeçti.

Şimdiye kadar her seferinde bizim için olan tüm adımları o atmıştı. Hatta attığı adımlara cevap verebilmem konusunda cesaretlenmem için çabalayan da yine oydu. Artık, benden de bir şeyler beklediğinin farkındaydım.

Kafamı kaldırıp ona döndüğümde bunu hissettiğini biliyordum. Hissetmişti fakat bana bakmamıştı. Bu sefer bana dönmesi için çabalayan ben olmalıydım.

Bu durum sanki şu zamana kadar ona dönmem için bu kadar çabalamasının sebebini anlamamı sağlamıştı. Onu görmemi istiyordu. Onu görmediğime, görsem bile ona bakmadığıma o kadar emindi ki tüm çıplaklığıyla karşıma çıkabiliyordu. Kimseye göstermediği yanlarını gözlerimin önüne serebiliyordu. Ona odaklanmamı istiyordu çünkü her zaman gözümün önünde olmasına rağmen, tüm gözler ona çevrili olmasına rağmen ben onu hiçbir zaman fark edememiştim.

İki elimle solgun yüzünü kavrayarak bana dönmesini sağladığımda sonunda gözlerimiz buluşmuştu.

Ellerim sadece yüzünün iki yanına temas ediyordu fakat teninin ne kadar soğuk olduğunu hissedebiliyordum.

Alnımı anlına dayayarak gözlerimi kapattığımda gülümsemeyi andıran bir nefes vermişti.

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki nabzımı, onun tenine deyen parmak uçlarımda hissedebiliyordum.

Burnumu küçük bir çocuk gibi onun burnuna sürttüğümde kıkırdamıştı. Ne yaptığıma anlam veremiyordu; muhtemelen bu halim ona masum, saf bir çocuğu andırıyordu.

Onu ısıtmak istiyordum. Solmuş tenine can vermek, kalbimi çiçeklendiren ormanlarını tekrardan yeşertmek istiyordum.

Sonunda uzanıp kollarını bedenime sardığında ondan da bir adım geldiği için rahatlamıştım.

Yüzlerimiz birbirinden ayrıldığında ellerim boynunun iki yanına kaymıştı. Gülümseyerek uzun süredir görmediği sevgilisini inceleyen bir aşık gibi yüzümün her noktasını inceledi.

Tebessüm eden dudaklarından "Seni seviyorum Kayla." cümlesi ahenkle döküldüğünde ona aynı şekilde karşılık vermek istedim.

Fakat öncesinde onu, bu cümlenin farkındalıyla öylesine incitmiştim ki, ona karşı sevgimi sadece sözlerle ifade etmeye çalışmam haksızlık olurdu.

Sakinleşmek için derin bir nefes alıp günlerdir beklediğim şeyi gerçekleştirdim. Uzanıp, artık sevgimden tüm kalbimle emin olduğum kadının dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım. 

Onu sanki dudaklarımız ilk kez birbiriyle buluşmuşçasına tutkulu, seni seviyorum dermişçesine arzulu öpmüştüm.

Günlerdir kafamda bu senaryonun her türlüsünün hayalini kurmuştum fakat hiçbiri gerçeğinin çeyreği bile etmezdi.

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında yüzünde oluşan gülümsemeyi hafızama kazımak istedim.

Duygularına karşılık bulmuş olmanın mutluluğu da, haklı çıkmanın hazzı da, sevdiğine kavuşmuş olmanın verdiği zevki de gözler önüne seriyordu her zerresi...

Beni kavradığı kollarıyla iyice kendine çekip dudaklarıma, yanaklarıma, burnuma, yüzümün her yerine küçük öpücükler kondurmaya başladığında ikimiz de kahkahalarla gülüyorduk.

Üzerime doğru eğilirken kavradığı bedenimi yavaşça çimlerin üzerine bıraktığında bakışları derinleşmiş, gözleri koyu renkli keskin bir çizgi halini almıştı.

Öpücükleri yavaşlamıştı. Orada, öylece çimenlerin üzerinde uzanmışken sevdiğim kadının dudakları bana, hayatım boyunca alabileceğim en tutkulu öpücüğü bahşetmişti.

Nefesi nefesime karşıyorken sanki onun dudaklarında tekrardan hayat buluyordum. Başım dönüyor, ellerim titriyor, kontrolümü kaybediyordum.

Dudaklarını tenimden ayırmadan yavaşça çeneme ordansa boynuma indirdiğinde derin bir nefes verip yüzünü ellerim arasına alarak onu durdurdum.

Ancak o anda bedeninin yarısının ağırlığının üzerimde olduğunu sonunda hissedebilmiştim.

Yutkunup "Biz ne yapıyoruz burda böyle?" dediğimde "Sevişiyoruz." diye haykırmıştı.

"Sevişiyoruz ve sen bu şaheseri şu anda bölerek dünyanın en büyük suçunu işliyorsun." diye devam etmişti. İkimizin de gülümsüyor olması, pozisyonumuz, onun her şeyi bu kadar rahat ve açıkça dile getirmesi, kahkahalar atarak gülmek istememe neden oluyordu.

"Bu havada mı? Burda mı? Halka açık bir parkta çimenlerin üzerinde mi cidden?"

"Hayır. Beni ilk kez 'gerçekten' gördüğün yerde... Yıldızların altında... Tüm gezegenler, evrenler, galaksiler ve karadelikler aşkımıza şahitlik ederken..."

Gözlerine uzun uzun bakarken derince nefes alıp verdiğimde yine beni anlamış, alnını alnıma yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Pes ettiğini gösteren derin bir nefes verip ayağa kalktı ve beni de elimden tutarak kaldırdı.

Diğer yürüyüşlerimizin aksine bu sefer kolunu omzuma atmak yerine belime dolamıştı.

Sonunda siteye girmek üzereyken kulağıma eğilip az önceki şehvetinden hiçbir şey kaybetmemiş sesiyle "Bu gece en azından kollarımda uyumayı bana borçlusun." diye fısıldadığında sadece tek bir cümlesine bile yükseldiğim için utanmıştım. Az önceki anın etkisinden çıkamadığıma kendimi inandırıp babama, bu gece Talya'yla kalacağıma dair bir mesaj attım.

ODİARE GirlxGirlWhere stories live. Discover now