1- İlk Görüşte Aşk Diye Bir Şey Yok

7 1 0
                                    

"SO BABY COME PİCK ME UUUP" ahh namjoon hyung ve onun ariana aşkı... Nerde hangi durumda olduğumuz hiç önemli değil. Sadece bir ariana şarksına bakar şu an ki gibi olması. Bazen hyung olanın ben olduğumu düşünüyorum. Bu durumun başka açıklaması olamaz çünkü. Şehrin en büyük ve en çok tercih edilen kafesinde çalışıyoruz. Namjoon hyung sağ olsun çalışmak istediğimi söylediğimde hem işi buldu hem de beni yalnız bırakmayarak işe benimle girdi. Daha doğrusu zorla işe kendini aldırdı. Çok ciddiyim. İki gün boyunca kapıda bekledi. En sonunda patron daha fazla tahammül edemediği için işe aldı. Aslında şaşılacak derecede iyi yapıyor işi.


"I M SO İNTOO YOU İNTO YOUUU" yani bu kısma kadar. Müşterilerin "bu ne yapıyor" bakışılarına karşı benim "yorulmadın mu hyung!?" bakışlarım. "toplam on sekiz bin won" uzatılan parayı alıp kasaya koyacakken son anda paraların arasında bir kağıt fark ettim. " +82 562 98 08 mesajını bekliyorum :)"Ve bir de bu vardı geldiğim günden beri paraların arasına bırakılmış numaralar. Başlayalı sadece 1 hafta olmuşken onlarca numara aldım. Bu da diğerlerinin yanına çöpe. Kızlar ilgimi çekmiyordu.

Ama erkeklerinde ilgimi çektiğini söyleyemem. Aslında kimseden hoşlanamıyorum herhangi birine ilgi duyamıyorum. Bunu sorun edende biri değilim. " jungkeeeey hobimi özledim beeeen! 5 dakikaya çıkıyoruz zaten bebeğimin yanına gidelim. Noluuuuuuuur!" ah birde bu vardı. Namjoon hyung ve platonik aşkı. Size komik bir şaka yapayım mı? Namjoon hyung platonik. Karşılık alamıyor. Çok komik değil mi?! Şimdi şakayı bir kenara bırakalım çok ciddiyim bu konuda.

Yunan tanrısı gibi adam platonik. Ve bir karşılık yok. Namjoon hyunga göre asla ona bakmazmış o çok farklı eşsizmiş de neymiş de bi sürü palavra. Yanlış anlaşılmasın şimdi Hoseok hyungu sevmediğim için demiyorum aksine çok seviyorum sadece namjoon hyung bu konuşmayı yaparken bir pastanedeki elmalı kurabiyeler ile bakıştığım için tam olarak hatırlamıyorum. Elmalı kurabiye yani boru mu bu!?

Namjoon hyung ile diğer çalışanlara selam verip kafeden çıkıp itaewona gitmek için durağa ilerledik. Namjoon hyungu ilk defa böyle gördüğüm için hoseok hyung hakkında ne zaman bir şey istese kıramıyorum. Daha önce de sevgilileri oldu ama hiçbirinde böyle gözleri parlamadı, gülümsemedi. Eh o böyle olunca da aşırı tatlı oluyor ve onu kıramıyorum. Hoseok hyung genlede itaewon da dans ediyor. Orada kendi dışında 4 arkadaşı ile birlikte dans ediyor. Doğru söylemek gerekirse gerçekten çok iyiler. Onlarla ilk karşılaşmamız namjoon hyung ile gezerken müzik sesini duyup onların yanına gelmemiz ile olmuştu. Namjoon hyung o zaman ilk görüşte aşık olmuştu hoseok hyunga. Ona ne kadar ilk görüşte aşk diye bir şey olmadığını sadece ondan etkilendiğimi söylesemde inatla ona aşık olduğunu söyleyip durdu. Bir süre sonra da bende onunla inatlaşmak istemediğim için konuyu kapattım.

Gelen otobüse binip 20 dakikalık yolun sonunda indiğimiz duraktan sadece 5 dakika yürüdükten sonra tam da gösterinin en can alıcı kısmına yetişmiştik. Bu sefer EXO dan The Eve sergiliyorlardı. Ve bende diğer herkes gibi EXO ya hayrandım.Gösteriyi en az EXO kadar iyi sergiledikleri su götürmez bir gerçek. Grup J-HOPE, JİMİN, KAİ, LİSA ve RYUJİN den oluşuyor.

Bildiğim kadarı ile Jimin, hoseok hyung , kai ve ryujin ile arkadaşmış. Sonradan hoseok hyungun böyle bir fikir ile gelmesiyle bir araya gelmişler. Lisa ise onlar ilk gösterilerini yaparken eğlenmek için onlara katılmış. Hoseok hyung onun dansını çok beğendiği için grup üyelerine onu davet etmek için teklif sunuyor herkes kabul edince bu teklifi lisa davet ediliyor. Aslında hoseok hyungun birinin dansı hakkında onaylayıcı ve beğenici bir şekilde konuştuğunu göremezsiniz. Çok dikkatlidir, her hareket kusursuz olsun ister. Dans konusunda normal hayata göre daha katıdır. Buna rağmen bu dörtlünün dansı için sürekli konuşabilecek birisi.

Namjoon hyung ile kalabalığı geçip onlara ilerlemeye başladık. Birden bacağımda hissettiğim küçük kollar ile durmak zorunda kaldım. Başımı aşağıya çevirdiğimde gördüğüm en fazla 8 yaşlarında hafif uzun siyah saçlı, koyu kocaman gözleri olan bir çocuk. Bana bakıp kahkaha atması ile bende bacağımı ondan çekip karşısına bir dizimi kırıp durdum."ailen nerde seni?" soruyu sorarken aynı zaman da havalanmış saçlarını düzeltiyordum."hoşş-""sungwoon!? Ne işin var senin burada? Baban nerede ?""hoşşik amcaaaaa"Adının sungwoon olduğunu öğrendiğim minik ellerimden kurtulup koşarak hoseok hyungun boynuna atladı. Hangisine şaşırsam bilemedim hyungun amca olduğuna mı yoksa ufaklığın ona "hoşşik" demesine mi? Sanırım ilkine şaşırıp diğerine gülücem.Hyung boynuna atlıyan ufaklığın beline kollarını sarıp etrafında kısa bir döndü." bana lütfen tekrar kaçtığını söyleme"" tamam söylemem"

Herkesin hyungun ufaklık ile konuşmasına gülmesini bölen arkadan gelen başka bir ses oldu.

" sungwoon! Sana kaç kere daha kaçmaman gerektiğini söylemem gerek söyler misin." Sesin geldiği tarafa baktığımda hemen 3 adım ötemde buraya doğru gelen adam en az 1.85 boylarında simsiyah saçlı saçları ile aynı tonda koyu bir takım, kehribar gözlü esmer tenliydi. Sanırım onu bir yerlerde görmüştüm. Yanımızdan geçip hoseok hyungun karşısına geçip, kollarını bağlayarak sungwoona bakmaya başladı.

" taehyung ona öyle bakamazsın o bir çocuk devam edersen sanırım sungwoonun dişlerinin yeri yanağın olacak haberin olsun" sungwoon hoseok hyungun dediğine gülerken aynı zamanda ellerini iki yanında açmış ağzını açıp kapatarak korkutucu görünmeye çalışıyordu.

Kim olduğunu şimdi hatırladım. Ünlü Kim Holdingin sahibi Kim Taehyung. Gerçi bir çocuğu olduğunu bilmiyordum. Aynı zamanda kimsenin bunu bilmediğine de eminim.

Mon Belle ♪ TaeKookWhere stories live. Discover now