9 - Sevdam Bahar

79.6K 3.7K 5K
                                    

Merhaba,
Umarım iyisinizdir. Sadece bir haftada baya bir büyüdük gibi hissediyorum 🥹 Şahsen bu hikayeyi yayınlamaya başladığımda iki üç kişi anca okur diyordum ama şimdi yorumlarınızı ve oylarınızı gördükçe duygulanmadan edemiyorum 🫶

Bölüme geçmeden önce çok uzatmadan son bir şey söylemek istiyorum. Öncelikle hikayenin daha başlarında olduğumuzdan sizden birazcık sabır istiyorum 🙏🏻 Bu hikayeyi bir kurgudan ziyade hayatın içinden bir hikaye olarak görebilmenizi umuyorum. Ceviz Ağacı Mahallesi'ni bu duygularla yazıyorum bu nedenle iki günde değişen hisler bana asla gerçekçi gelmiyor. Biliyorum içinizden karşımda Melih olsa yok benim yelkenler direkt suya yok onun kolundan  tuttuğum gibi hemen nikah masasına oturturum diyorsunuz ama lütfen bir durun ortalık zaten karışık ahahjaks.

Yani demem o ki bu uçsuz bucaksız okyanusta yüzmeye devam ederken azıcık sabırla ilerleyeyim. Umarım kendimi birazcık da olsa ifade edebilmişimdir.

Ay yanlışlıkla çok uzattım. Hepinize kucak dolusu öpücükler ve keyifli okumalar 🧡

Bir de söylemeden geçemeyeceğim bu bölüm favori bölümlerimden 😉❤️‍🔥

Beni @mariematisse takip edebilirsiniz 🧡

Bölüm şarkısı: The Beatles - And I Love Her
*Media: Melih ve Alçin*

...
9.Bölüm - Sevdam Bahar

Onunla tanıştığım ilk anı düşündüm. Dört yaşında olmalıydım. Bahçede tozla toprakla oynuyordum ve karşı evde beni izleyen bir çift göz fark etmiştim. O zamanlar, ilkokula başlamadığım ve hayatımın en güzel olduğu zamanlar, özgüvenim yüksek olduğu ve yabancılarla iletişimimin oldukça kolay olduğu zamanlardı. Katran karası gözleriyle bana oldukça çekingen bir şekilde bakıyordu. Belki terapiste gittiğim zamanlarda tanışsaydım onunla bu bakışlarının nedenini çirkin suratıma ve ateş gibi saçlarıma yorar, kendimden nefret eder ve arkama bakmadan eve dönerdim. Ama böyle olmadı. Suratıma yerleştirdiğim kocaman gülüşümle, düşmüş dişlerimi umursamadan, ona döndüm ve el salladım. Afalladı ve kendisine salladığım elimi üstüne alınmadan etrafına bakındı. Tek başınaydı ve ikinci kez afalladı. İşaret parmağıyla kendini gösterip "Bana mı?" diye sordu. Başımı sallamış ve üstümün başımın tozla kaplı olmasını umursamadan yanına yaklaşmıştım. Evlerimizi birbirinden ayıran çitler vardı o zamanlar ve upuzundu fakat birkaç sene sonra babamlar o çitleri daha makul bir boya getirdiler.

"Sen burada mı yaşıyorsun?" diye sormuştum.

İkinci kez etrafı dolandı ve sorumun ona olduğuna emin olunca başını salladı. "Evet."

"Ben de burada yaşıyorum," demiştim evimizi göstererek. "Kaç yaşındasın?"

"Dokuza gireceğim," dedi ama asla gülümsemiyordu. Belki de o zamanlar çekingen olan oydu. Gerçi o her zaman böyleydi. O zamanlar bana laf geçiren belki de tek kişiydi. "Sen kaç yaşındasın?"

"Bilmiyorum ki," ellerimle dört yapmıştım. "Annem dört yaşımda olduğumu söylüyor ama bence ben de senin kadarım. Bak boyum senin kadar."

"Hayır," demişti kendinden emin bir sesle. "Ben senden büyüğüm. Hem boyum da senden uzun."

"Hiç de bile yalancı." Mızmızlanmıştım ama beni umursadığı söylenemezdi. Lafının arkasında duruyormuş gibi kollarını göğsünde toplamıştı. "Abim gibisin sen de. Kutay da senin kadar yaşında ama ben ondan daha büyüğüm tamam mı?"

"Abin mi o evdeki diğer çocuk?"

"Evet. Senin abin var mı?"

"Ablam var bir de kardeşim."

CEVİZ AĞACI MAHALLESİWhere stories live. Discover now