| Ödenen Bedeller |

79.3K 2.3K 248
                                    



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Meğer bir kadının saç uçları hüzünden ibaretmiş...






Hayat bazen sizi acımasızca bir kasırganın ortasına götürüp elini uzaklaştırabiliyor. Gök gürültüsünün altında çırılçıplak bırakıp sizi baştan ayağı güçsüz bırakabiliyor. Küçükken sesinden korktuğunuz şimşeklerin altında hıçkırıklara boğulabiliyorsunuz. Hem de onları umursamadan. Hayat bazen o kadar vurdumduymaz olabiliyor ki, sizin elinizden hiçbir şey gelemiyor. Bunların hepsinden kaçmak isteseniz bile, hatta kaçmayı başarsanız bile, önünde sonunda yine tam o noktada kendinizi bulabiliyorsunuz. Çünkü hayat size hiçbir zaman ne istediğinizi sormuyor ve sormayacak. Yapacak ve siz, her şeyin bedelini benliğinizle ödeyeceksiniz.


***

Göz kapaklarımı yavaşça indirdim, ardından derin bir nefes aldım. Tenimi yakan sıcak su önce kasılmama, ardından gevşememe neden oluyordu. Kulağıma dolan İtalyanca şarkı tüm ruhuma işliyordu. Kadehime uzanmak için hafifçe doğruldum. Kadehi kavrayıp büyük bir yudum aldım. Kırmızı şarabın yavaşça boğazımdan aşağıya kayarak ilerlediğini anbean hissediyordum. Derin bir nefes alıp kadehi yeniden yerine bırakarak, sıcak suyun içine iyice gömüldüm. Elimi kaldırıp yüzüme düşen ıslak saç tutamlarını geriye taradığımda boğazımda bir yumru oluştu. Parmaklarım onlara her değdiğinde iki göğsümün arasında bir baskı oluşuyordu. Galiba bundan hiçbir zaman kurtulamayacaktım.

"Siyah mı? Bordo mu?"

Bakışlarım kapı tarafına yönelirken Beria'nın elindekilere baktım ve gözlerimi yeniden kapatarak, "Siyah," diye mırıldandım. Beria, Rana teyzem ile Yankı amcamın, kızlarıydı ve onun kardeşiydi. Beria ile dosttan ziyade kardeş gibi büyümüştük; çünkü annemle Rana teyzemin sarsılmaz dostluğu ister istemez doğuştan bize geçmişti.

Kısa süre sonra ayak seslerinin yaklaşmasıyla gözlerimi açarak ona baktım. Gözleri gözlerime değdiğinde içtenlikle gülümsedi. Ardından küvetin hemen önüne oturdu ve vakit kaybetmeden ayak parmaklarına siyah oje sürmeye başladı.

"Bugün çok eğlenmedik mi sence de? Çok yorulduk ama değdi. Her şey çok güzeldi, ta ki senin ukala ve kendini beğenmiş abin ağzını açana kadar. Moralimi bozmak için elinden gelen her şeyi yapıyor!"

Nefes almadan konuşmaya başlamasıyla dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Hissettiğim hüzne rağmen gülümseyebiliyordum. Zaman bazı acıları azaltabiliyordu.

SEVDANIN TÜRLÜ YÜZÜ | ANKA KUŞU (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin