30. Bölüm

329 22 0
                                    

Üzgün bir şekilde arabadan indim. Bugün Jungkook ve diğerleri Amerika uçağına binmişti. Üstelik şubata girmiştik ve doğum günüme az kalmıştı. Ne olurdu biraz daha kalsaydı da doğum günümü birlikte geçirseydik? Bana reklam çekimini iptal et diyordu ama kendisi birkaç gün erteleyemiyordu planlarını.

Minseokla binadan içeri girdiğimde büyük bir kalabalık gördüm. Aman aman nerelere geldik diye düşünürken kolumun çarptığı kutu yere düştü ve ölüm sessizliği oluşturacak derecede ses çıkardı. Ulan İsrafil sura üfledi sanki, bu kutu nasıl bu kadar ses çıkardı? Ben insanlara insanlar bana bakarken tanımadığım biri yanıma geldi.

"Hoşgeldiniz Bayan Yoon. İsterseniz hemen makyaja geçin." İstemem aga daha yeni sevgilimi uğurladım da demek isterdim.

"Sowon demeniz yeterli. Ne tarafa gitmem gerek acaba?" Yanıma baktığımda Minseok'un beni yalnız bıraktığını anladım. Sessiz sessiz gitmiş yılan kılıklı.

"Beni takip edin." diyerek önden yürümeye başladı. Mecbur ben de peşinden gittim.

Bir kapıdan içeri girdiğimde makyaj yaptıran Jaebeom'u gördüm. Salak Jungkook sürekli iptal et iptal et diye diye beynimi yıkamıştı. Bu yüzden olsa gerek biraz utangaçtım. Hadi ben gaçtım.

Düşündüğüm espriyle yüzümü buruşturdum. Jaebeom'un bana dönmesiyle yüz ifademi değişip el sıkıp tanışmak için yaklaştım.

"Merhaba ben Yoon Sowon. Birlikte çalışacağımız için mutluyum Sunbea." Elimi uzattım fakat o bana bakmıyordu. Basana ulan? Kapı açılınca kısa bir bakış atmış sonra önündeki aynadan kendini izlemeye devam etmişti. Kendimi şu kadar beğensem yeterdi.

"Elini indir artık gördüğün gibi makyaj yapılıyor. Sen de otur başlasınlar hemen." Bitch? You better be joking. Şaşkınlıkla ağzım açık kaldı ve 'hah'ladım. Ay başıma ağrılar giriyor yemin ederim. Bu ne huysuz, kendini beğenmiş, üstten bakan bir insandır tanrım? Sanarsın Min Yoongi eheh.

Bu aldığım ilk yara değil diyerekten elimi indirdim ve hiçbir şey demeden yanındaki makyaj koltuğuna oturdum.

"Merhaba. İsterseniz hemen makyaja başlayalım. Elimizdeki konsepte göre iki stile karar vermiştim. Lütfen birini kendinize göre seçin." Makyöz olduğunu düşündüğüm kişinin bana uzattığı iki kağıdı aldım. Biri toprak tonları doğal bir makyajken diğeri pembe tonlarındaydı.

Jaebeom'un göz ucuyla elimdekilere baktığını görüyordum. Şüphesiz toprak tonlarındaki makyajı seçerek makyöze verdim.

"Bu tonları kendime daha çok yakıştırıyorum."Makyöz bana gülümseyerek bir kafa onayı verdi.

"Pembe tonları yapılsın. Hem kıyafetleriyle hem de benimle daha uyumlu." Konuşan Jaebeom'a ters ters baktım. Ben sana göre mi hareket etmeliyim acaba? Sunbea demeyecek çarpacaktım elimin tersiyle.

Bir şey demeden makyöz kadına eline verdiğim kağıdı işaret ettim kafam ve gözlerimle. Kriz geçirdiğimi de sanıyor olabilir. Neyseki anlamış ve kullanacağı eşyaları açmaya başlamıştı bu hareketimle.

"Umarım pembe tonlarına karar vermişsinizdir." Bir sus adam be bir sus. Akıllısı beni bulmaz delisi götümden ayrılmaz! Göz devirerek yan tarafa döndüm.

"Sunbea, görüşün benim için değerli tabii ki ama ben dediğin makyajı yaptırmak istemiyorum." Önüme dönüp gözlerimi kapattım ve arkama yaslandım. Ona kısaca götüme konuş imajı vermek istiyordum nazik bir şekilde.

Uzun bir süre saçım ve makyajım yapılmıştı. Kıyafetimi de saça geçmeden giymiştim ve şimdi senaryoya son bir kez göz atıyordum. Alt tarafı otel reklamı çekicez ne bu senaryo ya?

Lively - JJKWhere stories live. Discover now