12. Bölüm "Zamansız Buluşma"

58 31 19
                                    

Hazar'la ailem hakkındaki o konuşmayı yaptıktan sonra kendimi çok kötü hissedeceğimi sanıyordum. Evet aslında hissettim de, ama sonrasında üzerimdeki gerginlik geçip gitti. Ona anlatmak bana iyi mi gelmişti yani? Bilmiyorum. Ama onun hakkında öğrendiklerim de beni gerçekten üzmüştü.

Bazı insanlar ailesini ölümle kaybediyordu ve bazıları ise hayattayken. Hayat işte bu gerçekten çok büyük bir ironiydi bence. Benim ailem vardı, evet hayattaydı ama ben onları kaybetmiş gibiydim. Çünkü hiçbir zaman yanımda olmamışlardı.'Neyse... ' diye geçirdim içimden.

***

Aradan yalnızca beş gün geçmişti bu süre zarfında herhangi bir kimse ne bana ulaşmaya çalışmış ne de karşıma çıkmıştı. İçim biraz olsun rahatlar gibi olsa da yine de dikkatli davranıyordum. Hazar beni iş günlerinde sabahları kafeteryaya bırakmış. İş olmadığı zaman ise mesaj atarak bir sorun olup olmadığını sormuştu. O gerçekten de bu işin peşini hiç bırakmıyordu. Daima tetikte gibi davranıyordu. Sanki tek işi buymuş gibi hareket ediyordu. Bilmiyorum bu benim için iyi bir şey olsa da nedenini merak etmekten kendimi asla alıkoyamıyordum.

Tüm bunları düşünürken kaynayan su ısıtıcısının atma sesiyle dikkatim biranda oraya çevrildi. Isınan suyu çaydanlığa aktardım ve çaydanlığı ocağın üzerine yerleştirdim. Bir süre sonra çayı demleyip annemgilin yanına salona götürdüm. Demlenen çayın olduğunu görünce bardaklara doldurmaya başladım. Bu esnada babam anneme,

"Yarın çok iyi hazırlanın bak Selma, ona göre mahcup olmayalım. Konuştun mu Nermin Hanım'la? " dedi.

Nermin Teyze'yle mi? Ne konuşacaklar ki? Ne hazırlanması ya? Diye aklımda bu sorular dönüp dururken,

"Eee tabiki Kadir,sen merak etme en iyi şekilde hazırlanacağız. Nermin Hanım'la da konuştum bu hafta için izin verdi."

"İyi güzel o zaman."

Hemen bakışlarımı anneme çevirip,

"Ne izni Anne? Ne oldu ki?" dedim. Daha annemden önce babam hemen atılarak,

"Olan şu! Yarın seni istemeye gelecekler ve Nermin Hanım da sana tüm hafta için izin vermiş, sağolsun."

Bu olanlara gerçekten çok şaşırıyordum. Tamam evlilik konuları konuşulmuştu ama
"Yarın seni istemeye geliyorlar."
Bu cümle beynimin içinde yankılanıp duruyordu adeta. Bu ne demekti ya! Benim şuan haberim oluyordu. Her şey çoktan konuşulmuş ve ayarlamıştı.Öyle miydi gerçekten? İnanamıyordum. Evet hâlâ inanamıyordum.

Hiçbir şey diyemeden göz yaşlarım çeneme doğru süzülüvermişti. Bir şey diyemedim. Çünkü daha önce dediğimde başıma gelenler malumdu. Bilmiyorum. Ama bunu kesinlikle istemiyordum. Bunu asla kabul edemezdim. Gözyaşları içinde sessiz sedasızca salondan koşarak çıktım ve hemen odama girip yatağımın üzerine yüzüstü atladım.

Kendimi şuan çaresizliğin de ötesinde hissediyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Üstelik kiminle neyle karşılaşacağımı da. Böyle bir belirsizlik, acı ve gözyaşı içinde uyuyakalmışım.

Ertesi sabah kahvaltı sofrasını topladıktan sonra babam herkesi bu akşamki istemenin hazırlıkları için iyice tembihleyip evden çıkıp gitti.

Annem, bana çeşit çeşit ikramlık ve yemek yaptırarak iyice yordu ve üstüne üstlük tüm gün boyunca nefes aldırmadan canımı sıkmayı başardı her dakika. Her zaman olduğu gibi tabiki de. Öyle ki Hazar'ın ne aramalarına ne de mesajlarına cevap verebilmiştim.

GÖKYÜZÜ MAVİSİ Where stories live. Discover now