5.bölüm

411 29 64
                                    

Yüzüne çarpan soğuk rüzgarla gözleri doldu.Denizin soğuk dalgalarının tekneye çarpdığında çıkardığı sesten başka hiçbişey cevap vermiyordu mavi gözlünün seslenmelerine.Ay ışığının aydınlattığı denizde hiçbişey gözükmüyordu.

Kabullenmeyerek başını iki yana salladı,sadece tek bir kelime döküldü zorla açılan dudaklarından"Gitme..."

Artık kabullenmişti öldüğünü.Sıkı-sıkı tuttuğu korkuluktan çekti ellerini.Ağlamamak için kapadı gözlerini...

"SAVCI"

Duyduğu sesle açtı gözlerini,bu ses...Gözlerinde ki,yaşları eliyle silip yeniden denize baktı.

"Gelsene su çok güzel"

Mavi gözlü şaşkınlıkla,onu izleyen kahve gözlere bakıyordu.Ay ışığıyla aydınlanan yüzü,soğuk su yüzünden kızaran yanakları...Hayatında gördüğü ve görebileceği en güzel kişiydi o.

Kendini toparlayıp"Naptığını sanıyorsun gerizekalı"dedi bağrırarak.

Elleriyle saçını geriye doğru tarayarak aynı yükseklikte bir sesle"Sana görmek istediğini gösterdim.Ölmekten korkmadığımı gösterdim.Ben benim ölmemden korkmuyorum ama belli ki,sen korkuyorsun ha savcı"cevap verdi Fırata.

Bu sefer Fırat kaşlarını çatdı,ciddi ses tonuyla"Zırvalamayı kes.Eğer şuan tüm adliye seni benim sağ salim teslim etmemi istemeseydi bu denizi senin mezarlığın yapardım"diyip içeri girer.

Onu denizin ortasında bırakıp giden Fıratın arkasından"Savcı nereye gidiyorsun.Gerçekten mi,şaka mı bu.Beni burada bırakmıyacaksın dimi"diyerek bağırdı Barış.

Barış hiçbir cevap almayınca"Gidersen git lan.Sana ihtiyacım yok"

Barış Fırata seslenmeyi bırakır,hâlâ bir umut geri dönmesini beklesede bir süredir dönmeyince beklemekten vazgeçer.Havanın rüzgarıyla soğuk suda titremeye başlar.

Tekneden suya uzanan halatla içinden Fırata sövmeyi bırakır.Fırat tekneden aşağı bakarak"Kıymetimi bil.Yine acıdım sana"

Barış titreyerek"O kadar iyisin ki,sağol"

F"Ibır zıbır konuşmayı bırakta tırman.Hastalanacaksın"

*20 dakika sonra*

Barış Fıratın verdiği battaniyeye sarılmış,sıcak çayını yudumluyordu.Denizi izliyordu.Belkide sonkez izliyordu.Denizi,uzaktan gözüken ışıl-ışıl yanan İstanbulu.Yeniden mavi gözlü kazanmıştı.Daha ne kadar kaybede bilirdi ki,daha kaçkez yenilecekti.Yorulmuştu Fıratın karşısında güçsüz kalmaktan.Neden ölmedi ki,neden boğulmadı o denizde.

Daha ne kadar acı çekmesi gerekiyordu.Yeterince çekmemişmiydi yaptıklarının cezasını.Sorguluyordu içinde.Madem birini öldürmek özgürlüğe bedelse o zaman neden babası özgürdü.Haksızlık değilmiydi.Adalet olsun diye katilleri dört duvar arasına tıkıyorlarsa.Barışının ruhunun katili neden dışarıdaydı...

Denizi izleyen dolmuş gözlerini kapatdı.Bir damla gözyaşı yüzünde ıslak yol çizdi,pes etmişdi.Savaşacak gücü yoktu,Fırat kazanmıştı zaten...

Sahile yaklaşdıklarında Fırat kelepçeleri ve köpek ağızlığına benzer ağızlığı alıp Barışın yanına gitmek için yerinden kalktı.Kapıya doğru yürürken gözleri pencereden gözüken kahve gözlüye takıldı.Solmuş bir çiçek gibiydi.Fıratın soldurduğu çiçek.

Kendi kendine düşündü mavi gözlü daha birkaç gün önce öldürmek için aradığı adamın öldüğünü sandığında neden bu kadar korkmuştu.Hayır en büyük düşmanı Barış Yesariyi kaybetmekten korkmazdı...Korkuyordu.Acınacak bir durumdaydı.Tüm hayatını mahveden adam şimdi tüm hayatı mı olmuştu...

Bu savaşın bir kazananı yoktu.Barış Fırata,Fıratsa Barışa yenilmişti...Birisinin özgürlük,diğerinin adalet için çıktığı bu yolda herşeylerini kaybetmişlerdi.Şimdi iki en büyük düşmanın bir-birlerinden başka kimsesi yoktu.

《****************》

Limana vardıklarında Fırat Barışın kolundan sıkıca tutar.Tekneden indiklerinde onları polisler karşılar.Barış bir elinde ki,kelepçelere,bir polis arabalarına,birde kolundan tutan savcıya bakar.Napacaklardı şimdi ona,kim bilir neler bekliyordu onu akılhastanesinde.

Fırat ona endişeyle bakan Barışı umursamayarak polislere teslim eder.Kendisiyse yorgun bir günün ardından eve geçip dinlenmek için arabasına doğru yürür.

Kahve gözlü hiçbişey söyleyemeden mavi gözlünün gidişini izler.

《****************》

Akılhastanesine vardıklarında Barışı kapıda doktor ve hemşireler karşılar.Barışın yalvarışlarına rağmen deli gömleği giydirirler.Beyaz yastıklarla kaplı odaya geldiklerinde Barış bağırmaya,hemşirelere yalvarmaya başlar.

"İstemiyorum.Özür dilerim.Yapmayın nolur"

Hemşireler Barışın yardım çığlıklarına duymamazlık yapıp Barışı odanın bir köşesine oturturlar.

"Fıratı çağırın.Yalvarırım.Götürün beni buradan.Bir daha kaçmıyıcam"

Hemşirler Barışa sakinleştirici yaptıktan sonra odayı terk ederler.

Barış şimdi yeniden eski anılarıyla,Savaşla,korkularıyla,yaptığı hatalarla,çocukluğuyla başbaşaydı.Barış haklıydı bu oda ona sadece zarar veriyordu,delirtiyordu.

Gözlerini kapadı,bacaklarını kendine doğru çekip,elleriyle kulaklarını kapadı.Duymak istemiyordu ona bağıran babasını,küçük Barışın acı dolu çığlıklarını,Savaşın onu suçlamasın.

Gözlerinden akan yaşlara hakim olamadı.İlk önce sessizce ağlamaya çalışsada sonrasında kendini durduramamış tüm ses odada yayılmıştı,hıçkıra-hıçkıra ağlıyor,gitmeleri için yalvarıyordu.Tüm hastanenin kolidorunda ses yayılsa bile kimse onu duymuyor,duysa bile umursamıyordu.

《****************》

Bir sigara yaktı mavi gözlü balkonunda gökyüzünü izlerken.İçine çekti sigara dumanını.Hayatını mahv eden adamın hayatı olmasına izin vermeyecekti.Sonu ne olursa olsun söz vermişti o an kendine.İntikam,adalet için çıktığı bu yolda yenilmeyecekti kalbine...

1 hafta tembellik etdikten sonra 3 saate yazdığım Falling in love with a madman bölümüyle karşınızdayım.Yorumlarınızı bekliyorum,benim için çok önemliler💖

Falling in love with a madmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin