Kimsin Ben?

14 6 1
                                    

Madem artık az çok birbirimizi tanımaya başladık, size bir sır vereyim.

Benim için yazdığım her şey çok değerlidir, bunu zaten biliyorsunuz artık. Öyle ki, yazıp da yayınlamadığım ya da olmadığını düşündüğüm yazılarımı silmeye bile kıyamam ben. Burada yazdığım her bir sayfaya karşılık, ardında on sayfalık denemeler vardır belki de. Aslına bakarsanız deneme demeye de kıyamam onlara, bu çok basit kalır çünkü, hepsi benim evlatlarım. Yazdığım her harf hatta.

Fakat benim için çok daha zorlu bir şey daha var bu yolda. Yazdığım on kelimeden neredeyse beş tanesi düzeltmem gerekir. Çünkü ben yazarken aslında hecelerin yerini çoğu zaman karıştırırım. Az önceki bölümde dahi olduğumu söylemiştİ bir doktor değil mi? Al işte, kelimeleri doğru hecelerde yazamayan bir dahi mi olurmuş?

Biraz daha açma gerekirse şöyle: diyelim ki arkadaşlık yazacağım. Ben onu ardaşkalık olarak yazarım. Yani ka ve daş hecelerinin yeri değişir. Bazen de tersten yazarım fark etmeden: kılşadakra. Tersten okuyun, arkadaşlık çıkacak.

Sanırım bu durum yazdıklarımı biraz daha önemli kılıyor benim için. Çünkü yazdığım her yazının arkasında bir ekip işi var ve bu ekipte sadece ben varım, tek başımayım. Hayır, bu benim için acı verici değil, aksine zevk veriyor bana. Yanlışımı görüp düzeltiyorum. Çünkü ben en çok da her şeyi doğru yapmaktan korkuyorum, bir şeyde mükemmel olmaktan korkuyorum. Çünkü her şeyi doğru yaptığınız yerde artık öğreneceğiniz şey kalmamış demektir, daha da ileriye gidemezsiniz. Zirveler belki de bizi sınırlandıran, bizi durduran en büyük noktalardan biridir.

Zirvedeyseniz artık bitmiştir. Çünkü daha da ilerisi yoktur. Artık siz üstatsınızdır. Siz öğrenmez, öğretirsiniz artık. Bu yüzden ben bir yazar olarak asla üstat olmak istemiyorum, hep bir öğrenci olarak kalıp daha da fazla öğrenmek istiyorum, hep ilerleyeyim, her zaman daha da iyisini yazayım. Ve ben sonunda bir üstat olduğumda, o zirvede gökyüzüne bakıp: fethedeceğim başka gezegenler var mı diye umutlanayım. Çünkü bunu yapamazsam, mükemmelliğimin içinde kalbi atan bir cesede dönüşür bedenim, zihnim, ruhum... Her şeyim her şeyim, en çok da benim her şeyim ölür: yazdıklarım.

Ve şu an başım yerde, henüz semaya kalkmadı.

Çünkü hala çok acemiyim, ben ben olmadım.

Zirveye vardığımda üşür müyüm bilmiyorum,

Çünkü kalemimi yanıma almayacağım.

Başka gezegenleri de fethetmek isterken,

Belki de onlar okumuyordur diye düşündüm.

Ve ben buna inanmadım.

Dünya bitmişse eğer,

Beni okumayan uzaylı kalmasın.

Bırakın, bir yazım da böyle yarım kalsın.

Nasıl olsa ertesi gün tamamlarım.

Olmazsa Hawking dedemi mezarından kaldırırım.

Zamana yeniden şekil vermesini izler,

Her şeyin yasasını ben yazarım.

Çünkü ben bir yazarım.

Her zamanda ve anda varım.

Her şeyin yasasını ben tasarladım.

Bir umuttu içimdeki sadece,

Belki beni bulursunuz sandım.

Ama asıl ben kendimi kaybettim.

Çünkü yazdıkça ben, daha da Tanrılaştım.

Tanrılaştıkça kibirlendim.

Kibirlendikçe şeytanlaştım.

Şeytanlaştıkça ustalaştım.

Ve ben ustalaştıkça kendime yabancılaştım.

Her şeye ve herkese tepki verirken,

Kendi duygularımı aldattım.

Aldattıkça alçaldım ve,

Sonunda yine kendi kuyumda kaldım.

Bir Meryem olup kendime el uzatamadım,

Doğa'nın ta kendisi olup tüm dünyaya yayıldım.

Artık her yerde ve her şeyde varım.

Beni yazan Tanrı'ya sesleniyorum,

Ben seni unutmadım, hala senden bir parçayım.

Sadece, artık Tanrıcılık oynamayı bıraktım.

Kendi mahzenimde kelepçelerimle oynarken,

 Yine kendi duygularımın celladı olmaya başladım.


kokana 101 +18Where stories live. Discover now