two

849 69 267
                                    

Üstteki video çok tatlıydı ya ağlıycam. Uzatmadan karşınızda yeni bölümm;

Hyunjinden devamke;
Yanımda uyuyan, bebek gibi duran masum yüze baktım. O şuanda uyuyordu, ve benim odada olamadığını sanıyordu. O uyanınca gidecektim, fakat bu masum ve bebek, melek gibi olan yüzü bir kaç saat daha görmeden uyuyamaz, yaşayamazdım herhalde. Fakat, ilk önce halletmem gereken bir işim vardı, ve maalesef bu yüzden şimdilik ayrı kalmam gerekiyordu. Sadece bir kaç saat.

Ona iğne yapacaktım ki bir kaç saat daha uyanmasın, bende geldiğimde onu fazlasıyla izleyebileyim diye. Bu bir takıntı veya hastalık değildi. Bu sırılsıklam aşık olmaktı. Onun kılına zarar verenleri öldürecektim. Alnına uzun ve masum bir öpücük verip, uyanmamasına dikkat edecek şekilde ayağa kalkıp, yatağının biraz uzağındaki komidinin yanına gittim. En üstteki çekmeceyi açtım ve elime bir iğne aldım. İğnelerin hepsi doluydu ve yaklaşık, 20-25 tane vardı.
(Yazar notu; Hyunjin napcan bu kadar iğneyi koçum.)

Çekmecenin içinden bir tane iğneyi alıp, Felix'in yanına gittim. Gittiğimde, felixin kıpraştığını ve soğuk terler döktüğünü gördüm. Aklını okumaya çalıştığımda kabus görüyordu. Onun hakkında ki herşeyi bildiğim için ailesinin onu kapı dışarı ettiğini, gay olduğu için dışladığını da biliyordum.

Felix hala yatakta kıpraşıyordu ve birşeyler mırıldanmaya başladı. Bir vampir olduğum için kolaylıkla duyabiliyordum çünkü, biz vampirler insanlardan 50 kat daha fazla duyarız en ksıık sesi bile.
'Anne, baba. Özür dilerim yapmayın lütfen. ANNE YAPMA LÜTFEN!' Sesi sona doğru çok yüksek çıkınca, felixi sarsmaya başladım.
'Felix! Hadi uyan bebeğim! Felix duyuyor musun beni?'

Ne desem de, Felix'i uyandıramamıştım. Hemen Felix'i kucağıma aldım ve aklına girmek için alınlarımızı birbirine yasladım. Felixin aklındaki kabusu götürmek için aklından ona sesleniyordum.
'Felix, bebeğim beni duyuyor musun?' diye seslendim tekrar alınlarımızı birbirinden çıkarttığımda. Aklındaki kabusu götürmüş her şeyin iyi olacağını ve geçeceğini söyleyerek onu rahatlamıştım.

Felix yavaşça gözlerini açtı. Ağlamaktan şişmişti gözleri.
'H-hyunjin..' diyip ağlamaya devam ettim ve kafasını göğsüme koydu. Ağlaması şiddetlenmişti ve hıçkırıyordu. Hızla yatağa oturup felixin yatmasını sağladım. Sadece hyunjin siye sayıklıyor ve ağlıyordu. Saçlarını okşamaya başladım ve yanına yatıp yprganı üstümüze çektim.

Felix'in belinden tek elimle tutup kendime çektim ve göğsüme yaslanmasını sağladım diğer elimle ise hala saçlarını okşuyordum. Gözyaşlarını öpüp sildiğimde kafasını hafif kaldırıp bana baktı. Ona rahatlatırcasına seslendim,

'Tamam Felix ben burdayım bebeğim. Geçti tamam mı? Şimdi senden uyumanı istiyorum her şey geçicek.
Söz veriyorum...'
Bana tekrar nir bakış atıp daha çok sokulup sordu,
'Söz mü?'
'Söz bebeğim.' başını biraz daha eğip uyumaya çalıştı.

Ama düşünceleri buna izin vermiyordu. Hep Felix kendisine, 'Sen çöpsün, ailen senden nefret ediyor, senden tiksiniyorlar, bir çöpten fazlası değilsin.' diyip kendini suçlayan bir ses vardı. Ve bu Felix'in düşünceleriydi. Kendisine çöp diyordu?! Felix, meleğim, bebeğim kendisine çöp diyordu. Sakin, ve rahatlatıcı bir ses ile konuştum,

'Hey, hey hey. Felix sen çöp değilsin. Sen dünyada tanıdığım en melek, en masum, en bebek kişisin. Seni üzen şeyleri düşünmeye devam edersen, hem kendin üzülürsün hemde benide üzersin. Uyumaya çalış olur mu? Benim için.'
Felix kafasını kaldırdığında one tebessüm ettim.

'Herşey geçecek tamam mı?' dedim. Başını salladı ve konuştu,
'Elimden geldiğince uyumaya çalışacağım.'
'Aferin benim bebeğime.' dedim. Kafasını kaldırıp bana baktı ve sinirli olmaya çalışıp konuştu. Onun sinirli olmaya çalışma halleri çok tatlıydı ve bu benim küçük bir kahkaha atmama sebep olmuştu.

The Mafia's LoveWhere stories live. Discover now