0.3

10K 963 231
                                    

Medya: Altemur Tuna

Geçen bölüm herkes yenge olmasın diye tag açmış hdkzhdkehf yok arkadaşlar yok :)

Serkay Kuzgun

Hayatım boyunca, babam gibi bir insana dönüşmemek için çırpınıp durmuşum her seferinde. İlk başta onun gibi olayım diye beni zorlamıştı ama daha sonra gerçekten istemediğimi görünce bir daha konusu bile açılmamıştı o işlerin.

Fakat bugün... Bende onun gibi bir insan yüzünden çıldırmış, elimin tersiyle cehenneme yollamıştım. Üstelik bu insan babam annesiydi. Üzülmüyordum aslında, vicdanım da sızlamıyordu. Sadece... Babama benzemekten korktuğum için bu haldeydim. Çünkü babamda sevmiyordu o kadını, dedemin hatırı olmasa benden önce davranıp yaka paça atardı sokağa.

“Serkay? Ne yapıyorsun tek başına burada?” içeriye giren babam ve oğulları, salonda beni görünce duraksadılar. “İzel nerede hem?” burun deliklerim genişledi, içime derin bir nefes çekerek ayağa kalktım. Gözlerim direkt olarak babamın yüzünü görünce, yüzündeki kanlar midemi bulandırdı fakat yüzümü buruşmaktan son anda toparladım.

“Ben...” dedim yorgunca. Sesim, yıllarca çalışmış fakat asla istediği gibi biri olamamış bir adamın yorgunluğu gibi çıkmıştı. Güçlü duruşumun altında, sarsılmış o adama şahitlik etmeleri çok üzücüydü. “Yukarıda İzel, Barının yanında.” Ateş başını sallayıp, babamdan izin isteyerek yukarıya çıktı. Tıpkı babam gibi ikisininde üstünde, başkalarının kanı vardı.

“Serkay, ne oldu? Hiç iyi görünmüyorsun abim.” Mazhar abim, yanıma yaklaştı hızla. Elini bana değdirmeden gözlerimin içine içine baktı. Sanki ruhumu okuyordu bakışları. Duraksadı bir an, kafasını dikleştirdi. “Yapmadım de...” Dedi sessizce. Kafamı sağa sola sallayarak reddettim. Anlamıştı işte. O hep anlardı bizi, hep anlamıştı.

“Yaptım abi, burama kadar geldi.” elimi alnımdan biraz daha yukarıya kaldırarak hırçınca konuştum. En az benim kadar bıkmışlardı ama hâlâ o kadını düşünüyorlardı. Kanların kurumuş olduğu elini yüzüne götürüp sıvazlayarak bize sessiz ve anlamsız bakan babama döndü. “Götürmüş onu, başından beri yapmak istediğimizi yapmış.” dedi babama doğru.

Babamın gözleri hızla sıkı sıkı kapanırken, ona doğru daha fazla bakamadım. Bana o kadın için kızmazdı değil mi? Eğer öyle bir şey olursa yüzümü bile göremezdi çünkü.

“Gülsümü nereye yolladın? Dedenin hatırı olmasa tutmayız burada oğlum. Yerini söyle!” dedi babam sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. Cümleleri dudaklarından zorla çıkıyordu. Zorlanıyordu ama hâlâ kadını getirmek için geri adım atmıyordu.

“Ne demek dedenin hatırı var!? Dedem bilmiyor muydu aldatıldığını ha! Yareni başına o sarmadı mı baba! Yarenin aklını o çelmedi mi!? Bizi uçuruma o sürüklemedi mi?” Sinirlerimi git gide bozuluyordu işte şimdi. Sesim titrerken, evin en duygusal insanı olduğum için lanet ettim kendime. Sinirlenince ağlayasım gelirdi.

“Söyle bana baba! Bu evin sessizliğinin sebebi o kadın değil mi!? Yıllardır seninle doğru düzgün tek kelime konuşamıyoruz. Biz senin çocuğunuz çocuğun!? Sırf o kadın yüzünden değil mi!?” aklımı kaybedecek gibiydim. Etrafta ne var ne yoksa kaldırıp kırmak paramparça etmek istedim. İlk defa gözüm bu kadar dönmüştü bu akşam.

“Abim tamam. Sakin ol, serkay!” bakışlarım hızla Mazhar abime dönünce geriye çekildim. “Sende ona benzedin de ne bok oldu!?” sol elim ayakta bana öylece bakan babamı işaret ediyordu. Dağıldığının farkındaydım ama bu konuşmayı şimdi yapmasam, bir daha hiç yapamazdım. Ona bu şeklide hitapta etmek istemezdim, ne olursa olsun o benim babamdı ama artık boğuluyordum bu yükle. “Bize babalık yapan abimde de öz babamız gibi bir katil oldu!? Neden, o kadın yüzünden. O kadın, o kadın hep o kadın. Bizi bu şekilde dağıtan o kadın!”

KuzgunWhere stories live. Discover now