0.6

4.9K 549 111
                                    

Medya: İzel ve Safir.

Uzun aradan sonra... 𓅂
Bu bölüm beni biraz yaraladı...

Yazar

Küçüklük travmaları, bir çocuğu katil yapabilirdi. Küçükken bedene alınan her darbe, büyürken izi geçmeyecek yaralar açabilirdi. Açmıştı. İzelin kalbine, ruhuna, aklına ve bedenine izi geçmeyecek yaralar açılmıştı. Bir ruh hastasıyla senelerce yaşamak zihnini, düşüncelerini ve hayal gücünü zedelemişti. O kadının vurduğu her darbe, bedeninde ona ait olmayan öfkenin izlerine ev sahipliği yapıyordu.

Sözleri, bir insanı depresyona sokabilirdi. Küçücük bir kızın ruhunu kanatmıştı sadece. Hırsından gözü dönmüş, o ruhu ondan almak bile istemişti. Belkide tek başaramadığı şey, canından kızının ruhunu alamamak olmuştu.

"O iyi olacak Altemur, sadece biraz vakte ve merhamete ihtiyacı var. Birde pedagoga. Zihinsel olarak ciddi bir boşluğa düşmemesi için buna ihtiyacı var." Erden bey elini arkadaşının omzuna koyarak dostça sıktı. Doktor olarak ilk kez çağırılmıyordu bu eve. Defalarca kez Altemurun yaraları için geldiği bu evi ezbere biliyordu.

Ama bu kez gelirken aklında küçük bir kız çocuğunu muayene etme düşüncesi hiç yoktu. Hatta geldiğinde kapının eşiğinde öğrenmişti bunu. Arabada deli arkadaşının yine vurulduğunu düşünmüştü her zamanki gibi. "Bilmiyorum, onu böyle görünce benden bir şeyler koptu gitti sanki.

Elim ayağım birbirine dolaştı." Altemur boş gözlerini yatağın örtüsünde gezdirirken elini cebinden çıkardı. "Aşağı inelim. Ufaklık uyanmasın sanırım çok zor uykuya dalıyor. Gözaltıları mosmor, rahat uyusun diye serumuna birkaç ilaç ekledim."

Altemur minnetle gözlerini kapatıp açtı. Erden bey arkasını dönüp kapıyı açarak sessizce aynı şekilde örtüp çıkmıştı. Son kez kardeşinin üzerine eğilerek alnına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Kardeşi baygınlık geçirmeden önce kendine bir söz vermişti. Her ne olursa olsun onun canı kendi canından önceydi artık. Canı, canıydı. Canı yanmasın diye gerekirse dünyayı yakacatı.

Sarı saçlarını son kez şefkatle okşayarak doğruldu. Hiç gidesi yoktu yanından. Hatta ömrü boyunca oturup öylece izleyebilirdi İzelini. Fakat öğrenmesi gereken şeylerde vardı. Bu yüzden kendine engel olarak arkasını dönüp arkadaşı gibi sessizce ayrıldı odadan.

Sırf Dalya uyusun diye herkesi tek tek tembihlemiş ve evde çıt duyulursa dünyayı dar edeceğini bizzat kendisi söylemişti. Gerçi bu ev hep sessizdi. Ekstradan bir uyarıya ihtiyaç yoktu çünkü Dalya gelene kadar ev boş bir mezarı andırıyordu. Yıllar sonra ilk kez Dalya geldiği için bu kadar sesliydi ev. Yüzünde alışılmışın dışında bir gülüş belirginleşirken merdivenlerin ucuna geldi.

İlaçların etkisiyle top patlasa uyanamayacak kız için parmaklarının ucuyla iniyordu merdivenlerden. Biri koskoca Altemur Tunayı bu halde görse alay konusu olurdu. Fakat bunu umursayacak durumda değildi. Yüzündeki gülüşü silmeden merdivenleri bitirip en yakın arkadaşının yanına, salona girdi.

Tekli koltukta oturmuş derinlere dalan arkadaşının ne düşündüğünü biliyordu. Pekala soracağı sorularıda... "Erden?" genç doktoru boğulduğu düşüncelerden sıyırmak için elini tıpkı onun gibi omuzuna koydu. "Artık konuşmanın vaktidir diye düşünüyorum?" Erden önündeki kahveye uzanıp küçük bir yudum alarak geri masaya bıraktı.

"Neyi?" Altemur arkadaşını alaya almamıştı ama Erdenin düşünceleri tam tersi yönündeydi. Kendisiyle dalga geçtiğini düşündüğü için elindeki dosyayı adama doğru fırlattı. "Beni sinirlendirme Altemur, kim bu çocuk?" Erden dışında kimse Altemura bu şekilde davranamazdı. Çocukluk arkadaşı olsalar bile her zaman birbirlerine saygılıydılar. Fakat şuan arkadaşının sinirli olduğunu bildiği için hiçbir şey dememeye karar verdi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 09, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KuzgunWhere stories live. Discover now