beyaz gül.

659 85 84
                                    

-

fallingforyou, the 1975.

-

çiçekleri bu yaşıma kadar yaşama sebebim olarak görerek büyüdüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

çiçekleri bu yaşıma kadar yaşama sebebim olarak görerek büyüdüm. benim doğuşum, ilerleyişim sadece buna özeldi. onları hep kendimin bir parçası olarak gördüm, tarlalarda dolaştım, sürekli güldüm, eğlendim. onlarla ilgilendim. belki de geçmişimin bunla alakası olmuştur elbet, ama çiçekler benim o kadar yaşamımın merkezine oturmuştu ki; okulumu annemin teyzesinin bana miras bıraktığı birikimiyle ucu ucuna bitirip, kalan ihtiyaçlarımı da part-time çalışarak ve uzun bir süre birikim yaparak hayallerimi süsleyen çiçek dükkanını açmayı başarmıştım.

sanarım ki, bu minik dükkanı açmamın üzerine iki yıl olmuştu, her şey o kadar heyecan verici ve olağanüstü gerçekleşmişti ki benim için, o anları heyecandan unuturum diye tam bir ay boyunca günlük tutmuştum. cidden, iyi ki de yapmıştım bunu, kendime yettiğimi hissedebilmek beni o kadar büyük ölçüde tatmin hissettiriyordu ki, geriye kalan tek tük olumsuzluklar ardına bakmadan kaçıp gidiyordu.

burayı açmamla çevrem, hayatım bambaşka bir evreye geçmişti adeta. yeni arkadaşlar edindim, sevdiğim işi yaptım, insanlarla etkileşimde bulundum. sürekli kitap okudum şuan oturduğum koltuğumda, kendi yolumu kendim çizdim. bu kademeye gelmenin zorluğu benim için tarif edilemeyecek bir deneyimdi. yapayalnızdım, yokluktaydım. her şeyi öğrendiğimde daha on dördümdeydim. beni büyüten eun ha teyze ölmeden bir hafta önce bana her şeyi anlatmıştı. çok ağır zamanlardı benim için. ama bugünüme gelmeme hırs uyandıran ne varsa o günlerde geçmişti.

aileme, eun ha teyzeye, arkadaşlarıma ve çoğu şeye minnettardım. kendime de öyle, gençken kendimi bulma çabam o kadar fazlaydı ki, bu genç yaşımda bu kadar dolu olmama insanlar şaşırmıyordu. gerçi pek de sosyal bir insan sayılmazdım aslında, arkadaşlarım dışı bir etkinliğim yoktu. sanırım bu konuda en yakınım felix'e teşekkür etmem gerek, o olmasa eminim eksik olurdum. bir dahaki geldiğinde ona teşekkür etmeyi unutmamalıydım. gerçi uzun zamandır uğramıyordu buralara, çocuk sahibi olmak bu kadar uzaklaştırıyor muydu insanı dünyadan?

papatya çayımın son yudumunu dudaklarıma iliştirdiğimde kafamı anı defterimden uzaklaştırıp gerindim. gözlerim saatle buluştuğunda gülümsedim; 07.57, günün en sevdiğim sakin dakikaları. üç dakika sonra dükkanı açmam gerekliydi. burada benden başka çalışan yoktu. -bunu kendim istemiştim.- daha ayılmasam da sabahları neredeyse hiç müşteri olmazdı bu nedenle oldukça rahattım.

saat sekiz'i geçtiğinde ayaklanıp çiçeklerin arasından sıyrılarak kapının açık/kapalı amblemini açık'a getirdim. günlük çiçek bakımına başlamak için su fısfısını arıyordum ki ortalıkta görünmüyordu. masamın yan tarafındaki aradan bodruma indim. - burası benim evim sayılırdı, üst katını dükkan, alt katını dinlenme alanım olarak kullanıyordum. böylelikle ulaşım sıkıntım olmuyordu.- odamdaki camın kenarında gördüğümde boş su fısfısını alıp doldurduktan sonra mutfağa gidip doldurdum, bu zaman diliminde aynaya bakma fırsatım olmuştu. sarı dalgalı saçlarımı düzelttim, fısfısı doldurduktan sonra koltuğun koluna bırakılmış gri oversize hırkamı alıp üzerime geçirmiştim. şapkasını da takıp kendime baktığımda gülmüştüm. çok küçük duruyordum bunun içinde ve komik duruyordu nedense. gerçi umrumda olduğu söylenemezdi nasıl durduğu, bugün hava soğuk olacak deniliyordu.

foxy's garden, hyunin. ✓Where stories live. Discover now