denizle karışık yoğun sigara kokusu.

436 70 29
                                    

-

deniz kızı, toprak özcan.

-

" oğlum rahat bıraksana çocuğu! " felix mingyu'yu benden ayırmaya çalışırken güldüm ve durdurdum onu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

" oğlum rahat bıraksana çocuğu! " felix mingyu'yu benden ayırmaya çalışırken güldüm ve durdurdum onu. " ne olacak ya bırak kalsın kucağımda. " bir iç çektiğinde pis pis sırıtıp mingyu'nun yanağını öptüm. çok şirindi! bebekleri çok severdim, onlar da beni severdi.

şimdi ise felix'le dükkanımın yanındaki açık araziye masa kurmuş, kahvaltımızı çoktan bitirmiş, kahve faslına geçmiştik. iyi de olmuştu, özlemiştim arkadaşımı. şansımıza hava dünden ziyade gayet iyiydi. yaprakların ve kuşların sesleri, sabahın bu saatinde bir terapi gibiydi.

" cidden jeongin geceleri o kadar sinirleniyorum ki, hadi yorgunsun anlarım işten geldin. ama ben de o kadar şey yaptım sonuçta. bari nöbetleşerek çocuğa bakalım değil mi? yok! davar gibi uyuyor anca. "

mingyu'yu kucağımda oynatırken felix'le sohbet ediyordum. sızlanmasına güldüm.

" çocuğu beşikten alıp aranıza yatır. "

" bu mantıklı ama bu sefer ben de uyuyamam ki. "

" evet ama o da uyuyamaz ve sonucunda gece kalkmaya alışabilir. " fikrimi onaylayıp kahvesini eline aldığında ben de mingyu'nun üzerine küçük bir örtü sarmıştım. biz üşümeyebilirdik ama o hassastı.

" pişt tilki. " seslenmesiyle ona döndüm tekrardan, sırıtıyordu.

" yakıştı sana. " dediğinde yüz ifademe gülüyor olmalıydı. salak.

" benim çocuğum var zaten, bak kucağımda nasıl uslu duruyor. size gelince başlıyor hemen bağırmaya. "

" nazlanıyor çünkü! hep changbin alıştırdı bunlara. gıcık herif! eve bi gelsin.." felix'in bu gün kaçıncı olduğunu bilmediğim eşine olan söylenmesi devam ederken, dükkanın kapısı açılmıştı. sesle oraya döndüm ve dünkü adamın geldiğini gördüm. benle beraber felix de duymuş olacak ki o da dönmüştü oraya.

" oh, hyunjin!" felix'in ona bağırmasıyla sebepsiz paniklememe rağmen, hyunjin bu tarafa dönmüş; her zamanki dalgın ifadesiyle adımlamıştı. felix de o geldiğinde ayağa kalkıp sarılmıştı. bir anlık gülümsemişti o da.

" otursana biraz, biz de jeongin'le laflıyorduk. hem tanışmış olursunuz, seni de göremedim uzun zamandır. "

" rahatsızlık vermeyeyim. "

gözler bana döndüğünde içimde panik duyguları tekrar yeşerirken kucağımdaki mingyu'nun minik ellerini tuttum. " oh, ne rahatsızlığı? geçin lütfen. " karşıdaki boş sandalyeyi gösterdiğimde onaylamış ve oturmuştu. felix'in yüzünde çiçekler açıyordu bu sıra.

foxy's garden, hyunin. ✓Where stories live. Discover now