Kalbim gümbür gümbür atıyor, göğsüm hızlı hızlı yükselip alçalıyorken nefes nefese geriye attım başımı. Kapıya yasladığım başımı ona yer açmak ister gibi sola eğdim, "Kızgınım sana." dedim kulağıma yabancı gelen arzulu bir sesle.
Boynumdaki dudakla...
Bu ciddiyetim annemin bakışlarına merak serpti. Düz çizgi halindeki kaşlarıyla geçip karşıma oturdu. "Bi' şey mi oldu? Ağrın sızın mı var?"
Yatarak geçirdiğim haftalar sonunda annem ve teyzemin uğraşları sonuç vermişti. Kaburgalarım sayelerinde iyileşmiş sayılırdı. Artık sadece öksürmek, hapşurmak zor geliyor ve canımı katlanılabilir miktarda acıtıyordu. Elim korumak ister gibi mütemadiyen kaburgalarımda olsa da süreğen ağrılarım yoktu artık. Nefes almalarım canımı acıtmıyordu.
Başımı iki yana sallayarak sorusunu yanıtladım. "Başka bir konu hakkında, ciddi bir konu hakkında konuşmak istiyorum seninle. Konuşmak ve bir karara varmak."
"Konuş bakayım neymiş bu ciddi mesele."
Yara bandı çeker gibi, ağda bandını yapıştığı yerden söküp atmak gibi olacaktı.
Derin bir nefesle güç topladım. "Ben artık odama çıkmak istiyorum." dedim tek nefeste. Annemin çatılan kaşlarına aldırmadan devam ettim. "Ben artık kendi yatağımda uyumak istiyorum. Mahremiyet istiyorum, yalnızlık ve sessizlik istiyorum. Çok şey mi istiyorum?"
İsteklerim fayda etmedi. Hemen itiraz eden bakışlarını takındı annem.
"Olmaz Adelya. Burada iyisin, gözümün önündesin. Gece seni kontrol etmeye kalkıyorum iki saatte bir. Odana çıkarsan kontrol edemem. Sen de inip çıkamazsın, oturup kalkamazsın tek başına. Daha tam iyileşmedin."