"Anlaşmamız da yarı çıplak şekilde el âlemin bahçesinde yatmakta yoktu" diyip kahvesini masaya bırakıp ayağa kalktı.
"Ben ne yaptığımın farkındayım kendimi kaybetmedim daha " dediğimde Tahir yavaş attığı bir kaç adımla yanımda bitmişti.
Ellerini iki yanımda birleştirip az mesafeyle yüzüme doğru eğilirken burnumu sızlatan koyu şampuan kokusuyla yutkundum.
"Oradaki kaybedebilir ama kendini "
"Niye kaybetsin biz arkadaşız" diyip mümkünmüş gibi biraz daha arkaya yaslandım .
Bakışları beyaz elbisemden belli olan bikinime sataştığında çenesinden tutarak bana bakmasını sağladım.
"Zeki değil de sen kendini kaybedeceksin galiba" diye dalga geçerken Tahir gülmedi.
Tek kaşını kaldırıp biraz daha yaklaşırken nefesim kesilecek gibi hissettim.
"Galiba?" Diye sordu soruma karşılık olarak.
Ne yapmaya çalışıyor bu sapık herif. Sanki tüm gün gördüğü karılar yetmezmiş gibi birde bana sulanıyor.
"Offf çekil" dedim göğsünden itip buz dolabına doğru giderek. Dolabı açıp yeşil elma ve çilek dolu kabı çıkarıp tekrar arkama döndüğümde hala beni izliyordu.
"Tahir lütfen fabrika ayarlarına geri döner misin ?"
