♪ Benson Boone - In The Stars
Kısa bir bölümle karşınızdayım. Şunu fark ettim ki yarın da son bölümü attığımda tam okulun başlangıç tarihinden önce bitirmiş oluyorum. Bu da bizim şansımızmış.
İyi okumalar bebeklerim <3
---
Aurora hala tabuta bakıyordu, Five' ın içeride olduğuna inanmak zordu. Klaus sallana sallana sigarasını içiyordu. Bitirdiği sigarasını yere atarak üstüne bastı. O sırada Ben Aurora' ya bakarak konuştu,
"İyi gözükmüyor, yanına gitmelisin Klaus." Klaus bakışlarını ıslanan Aurora' ya çevirdi. Elinde onda olduğu gibi şemsiye yoktu ve sırılsıklam olmuştu. Dolu olan gözlerini karanlıktan seçemiyordu. Klaus onu gördüğünde omuzları düştü.
Ben kısa bir süreliğine Klaus' a döndü, eliyle omzundan itti biraz, "Hadi Klaus,"
"Üff, iyi be!" dediğinde Aurora duymamıştı onu, dalmıştı. Günlerdir kardeşlerinin yanında böyleydi, ağlamıyordu ve sadece susuyordu. Sadece yanızken ağlıyordu. Hoş, yalnızken de sadece ağlıyordu zaten.
Omzuna dokunan Klaus' la tüm düşüncelerinden sıyrılarak yerinde sıçradı. Klaus elini geri çekti,
"Korkutmak istememiştim," dediğinde Aurora ona baktı, kendine gelmeye çalışarak başını salladı,
"Sorun değil." Klaus onu süzdü, sırılsıklam olduğunu gördüğünde elindeki pembe ufak şemsiyeyi ona da yaklaştırdı. Aurora göz ucuyla ıslanmasını engelleyen şemsiyeye baktı, gülümsemeyi denedi ama başaramadı,
"Sağ ol Klaus," Klaus üzülmemesini isteyerek bir şeyler söyleyeceği sırada Aurora kapıya yöneldi içeriye girmek için. Klaus arkasından baktı Ben' le.
"Kendini suçluyor," diye mırıldandı Klaus. Ben iç geçirerek içeri yöneldiğinde Klaus da arkasından gitti.
Aurora kendi odasına girmek yerine yanındaki kapıya girdi ve kapıyı kapattı hızlıca. Üstündeki kilitle kilitledi kapıyı. Tutmak için direndiği yaşlarının akmasına izin vererek Five' ın yatağına oturdu.
O olmadan yapamıyordu. Uyuyamıyordu, iyi hissedemiyordu ya da mutlu olamıyordu. Five ona yaşadığını hissettiren tek kişiydi.
Kafasını bırakmayan düşüncelerini beraberine alarak yatağına uzandı, ıslanan yanaklarındaki damlalar yastığa dökülüyordu. Kafasını yastığa çevirerek burnun değdirdi, iç geçirerek kokusunu hissetmek istedi. Buram buram şampuanının ve onun kokusu vardı, yastığı başının altından çıkararak sarıldı, başını gömdü.
Ağlamasını durdurmadı, istediği kadar ağladı, içi çıkana kadar belki de. Birkaç saat boyunca böyle durmuştu, yapacak başka bir şeyi yoktu çünkü.
Yatakta doğrularak komodine baktı. Telefonunu bulmak istiyordu, dinlediği şarkıları dinlemek istiyordu.
Five' ı hissettirecek her şeye muhtaç gibiydi.
Bir çekmeceyi açtığında çorapların olduğunu gördü. Çekmeceyi kapatarak onun üstündekini açtığında telefonu buradaydı, kulaklıkları da öyle. Elini uzatarak ikisini de eline aldığında dikkatini çeken şeyle duraksadı.
Dörde katlanmış kağıdının üstündeydi telefon, onu alınca kağıt havalandı biraz. Kaşları çatıldı, kağıda uzanarak aldı ve çekmeceyi geri kapattı. Çekmece telefon, kulaklık ve kağıttan ibaretti, başka bir şey yoktu. Neydi ki bu kağıt?
Elindeki telefonu yanına bırakarak bağdaş kurdu, oturdu. Dörde ayrılmış kağıdı açtığında pek de güzel olmayan bir el yazısıyla karşılaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Aurora Pride• The Umbrella Academy - 0 Numara'nın Laneti
FanfictionYaşadığı yerin en parlak sanatçılarından biri olan Aurora, yaşamın zorluklarına rağmen kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan ve durabilen güçlü biridir. Pek güzel geçmeyen bir günün ardından yaşadıklarına adapte olmakta çok zorlanır, kafası oldukç...