BÖLÜM:1 TERK EDİLMİŞ RUH

3.4K 130 95
                                    

Merhabalar ilk bölümle size koşa koşa geldim diyelim ahahh çok heyecanlıyım umarım okurken keyif alır ve beyenirsiniz aksi olmasın olursa üzülürüm skdkdks neyse neyse hadi siz okumaya ben yeni bölümü yazmaya gidiyorum diğer bölümde görüşmek üzere aşk tanelerim 🤍

Başladığınız tarihi yazabilir misiniz?

ŞARKI: Tourner dans le vide
İyi okumalar 🤎

"İntikam için atan kalpler"
"Yaşamak için söylenen yalanlar "
Hayatta kalmak uğruna verilen canlar"

"Yalanlarla dolmuş yaralı bir kalbin can verdiği ruhu"

AHSEN KARAYEL

Dışarıda sıcak yuvaya ölüm haberi girmiş gibi kasvetli bi hava vardı.Soğuk ve acımasız rüzgar saçlarımı sahte bir özgürlük adı altında havada uçuşturuyordu,kanlı yağmur damlaları önümdeki mezara karışıp yok oluyordu.
Önümde duran mezara göz gezdirip yanına çöktüm elimde yanan sigaranın külleri sonbaharın gelişiyle düşen yapraklar gibi mezara dökülüyordu.Mezara ekilmiş herhangi bir çiçek yoktu toprağın altındaki aciz ruh bu dünyada bir çiçeğe bile layık olamamış mıydı?bu hayatı acımasızca terk edip giden onlarca ruh ardından bıraktıklarıyla vedaşlaşmayı çok mu gördüler? peki ya geride kalanlar gidenleri unuttup, unutturdu mu ? yaşam tohumlarını kaybeden insanlar Yaşayan bir ölü, ruhunu kaybetmiş bir bedendiler .Bu toprağın altındaki aciz ruh benimdi. Benim yaralarla dolu olan bedenim değildi fakat öldürülmüş çocukluğumun ruhu vardı. Çığlık çığlığa bağırıyordu intikam diyordu kimse duymuyordu,kan diyordu kimse görmüyordu, ölüm diyordu kimse anlamıyordu ama ben duydum, gördüm, anladım benden bunları istiyordu ya ona bunları vericektim ya da bedenimi o mezara gömücektim ve ben bu sefer ölmek değil öldürmek istiyordum benim çocukluğumu öldüren katillerin katili olmak istiyordum ellerime bulanmış kan kurumadan,zaman dolmadan ve onlar beni bulmadan...

O gece toprağa iki beden ve bir ruh gömülmüştü

mezarlıktan yavaş adımlarla çıkarken ayağımın altına ezilen küçük taş tanelerinin sesleri ve rüzgarın uğultusu kulaklarımı tırmalıyordu yağan yağmurun tenimde bıraktığı izler sanki ölüm mührü gibi damgalanıyordu bedenimde sarsak ağır adımlarım zayıf kalmış bedenimi bile taşımakta güçlük çekiyorken ya onca acıyı bu kalp nasıl bir arada tuttu. Tarihin tozla kaplanıp silinen zamanlarını düşünürken merak sinsi bir yılan gibi ruhumu sarıp sarmalıyordu akrep ve yelkovan birbirini kovalarken zaman benim için daralıyordu belirsizlikleri yok etmek için uğraşırken intikam ateşini körüklüyordum.
Soğuktan kıpkırmızı olmuş ellerim sigara almak için montum'un ceplerinden oyalanırken kısa bir süreliğine ısınmıştı elime aldığım sigarayı dudaklarıma götürdüm rüzgar sert estiği için sigarayı dudaklarımın arasında sıkıştırdım bir elimle sigaranın yanması için rüzgardan korudum ve sol elimde bulunan siyah çakmağımla sigaramı yaktım derin bir nefes alırken dışarıya üfledigim gri dumanın gözlerimin önünde kayboluşunu izledim tıpkı çocukluğumun elimden alınışı gibi gözlerimi ileride beni almak için gelen semih'e çevirdim arabasına yaslanmış iki kolunu birbiriyle birleştirmiş yere bakıyordu geldiğimi fark etmemişti yanına yaklaştığımda yerde ayağıyla oynadığı küçük taşı ileri atıp kafasını kaldırdı gözleri gözlerimle buluşunca içten bir tebessüm etti.

"Küçük kaçağımı almaya geldim acaba buralarda öldürücü bakışlara sahip küçük bir çocuk gördünüz mü Hanfendi?" Semih küçüklüğümdü ailemi kaybettikten sonra taşındığım yeni mahallede tanışmıştık tam olarak bu gün bizim  14. Yılımızdı ondan nefret ederken 11 yaşındaydım severken 12 kardeş saydığımda 15 yaşındaydım o benim herşeyimdi bütün zorluklarımı benimle oda çekmişti

RUHLARIN İNTİKAMI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin