13. Bölüm: Birisi Geliyor!

227 61 461
                                    

Kenner bir benzinliğe girdi ve arabasının boşalan yakıtının dolmasını bekledi. Yaşadığı hisler yüzünden susamış olduğu için benzinlik etrafındaki bir marketten su aldı. Sonra arabasına bindiği gibi Caleb gelmişti.

"Merhaba Kenner," dedi her zamanki görev odaklı tavrıyla. "Benden ne gibi bir şey yapmamı istiyorsun?"

Kenner aldığı suyu hızlıca içti. Derin bir nefes alırken ruhunda geçmeyen bir sıkıntı vardı. "Yanına birkaç adam al. Ratsel'ın evinden ayrılmayın. Gözünüzü açık tutun ve gerekirse uyumayın. Ratsel'ı güvende tutmak için gerekeni yap."

"Tamam." Caleb, Kenner'a neden diye sormadı. Hiçbir zaman soramazdı, ona denilen neyse onu yapardı. "Ratsel burada olduğunu bilmiyor mu?" dedi sadece.

"Hayır. Haberi yok. Gözünüz üstünde olsun. Bir de şu arkadaşım dediklerini iyice araştırmaya çalış."

"Tamam."

Bu kısa konuşmadan sonra Caleb gitti. Kenner ise telefonuyla birini aradı. Karşı taraf telefonu açtı.

"Alo," dedi kadın.

Kenner yine derin bir nefes aldı. Kirli bir oyun başlıyordu. Kimin kaybedip kimin kazanacağı belirsiz bir oyundu. Kenner bu oyuna, en iyi yaptığı şey kaçmak olan bir kadını dahil etti. "Merhaba Marian," dedi. "Uzun zaman oldu. Artık zaman geldi. Görüşmemiz gerek." Boğazına bir yumru oturdu. "Gerçek olmayacağını düşünüyorsun ama Nirvana geri döndü."


Gerçek rengi, renksiz olmasına karşın, bir kısmı ağaçlardan aldığı yeşil, diğer kısmı gökyüzünden ödünç aldığı maviye dönüşmüş olan gölde buğumlar oluşuyor, yumuşakça dalgalanıyordu. Gölü çevrelemiş ağaçlar, yüzeyinde bulanık bir yansımayla dönüyordu.

Vita evden çıkmadan önce fotoğraf makinesini yanına almıştı ve hoşuna giden ne varsa fotoğrafını çekerek ölümsüz anılar biriktirmişti. Gölün muazzam manzarası ve göl kenarında piknik yapan insanların fotoğrafları diğer fotoğraflar arasında kendine yer bulmuştu.

Kafasındaki sayısız karmaşayı hafifletebilmenin anahtarı fotoğraf makinesi ve sosyal medyasıydı. Saatlerce beynini orada bir yerlerde unutabiliyordu.

Unutmak, acıdan kaçış serüveninin en kolay olan yoluydu. Ancak kendini biraz olsun tanıyorsa bununla yetinmeyeceğinden emindi. Destin'in kâbuslarla ilgili dediklerini hatırladı.

'Kâbuslardan kaçma, kaçarsan daha çok kovalar.'

Sanki kaçabilirmiş gibi! İçinde yükselen itiraz sesini duymaya başladı. Koşarken bile kâbusa yakalanmadan duramazdı. Araştırma yapmayı seven tarafına hep yeniliyordu. Dur bir dakika! Genç adam zaten bunları biliyor olmalıydı. Düşünceler hızla aklına geldiğinde kocaman gülümsedi. Dediği her şeyin altında başka anlamlar yatıyordu. Burada, yanında olsa sıkıca sarılır, kimse elinden alamazdı arkadaşını. Bunu neden yaptığını bilmiyor ama ona her zaman güveniyordu.

Zaten merakına yenik düşmüştü bile. Beynini hatırlamak için zorluyordu. Bazı hatıralar biçimlenerek gözlerinin önünde beliriyordu. Ormandaki hâlini az çok hatırlıyordu. Keskin iğrenç kokuyu net bir şekilde duyuyordu. Yaşananları gerçek kılan şey o kokuydu. Kan sayesinde Tom'a çok kötü bir şey olduğunu biliyordu. Öldüğünde nasıl gözüktüğünü hatırlamak istiyordu.

Kendine yaptığı işkenceyi hafifletmek için çalışsa, kendini korumaya alan beynini anlasa işler daha kolay ve basit gerçekleşirdi. Bir yerde insanın üstesinden gelemediği şeyleri unuttuğunu okumuştu. Zihninden silinen bazı görüntü parçalarını böyle açıkladı. Kafasında ne yaşandığını anlamak çok zordu.

42 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin