on beş

19.2K 438 60
                                    

eğer görmediyseniz, bir önceki bölümü okuyup oy vermeyi unutmayın.

Oy vermeyi unutmayın, pasajlarda buluşalım <3

yeni bölümler için hesabımı takip edebilirsiniz, duyuruları panomda yayınlıyorum 🦋

bölüm 1.400 kelime, huh ✍️

bölüm şarkısı: dream teather - about to crash

Bazı istekler insanın sonunu getirebilirdi. Onunla burada, tamamiyle ona ait olan bu yerde sevişmek istediğim bir gerçekti ama şimdi su gibi akıp geçen saniyelerin ellerindeyken bu isteğin bizim için pek de iyi bir istek olmadığının farkındaydım.

Ne yapacağımı bilmez halde yattığım yerden gözlerimi Dinçer'e diktiğim sırada anında tüm varlığıyla üzerime kapandı. Sanki önemli olan kapının açılması değil, kapıdaki kişinin beni böyle görmesiymiş gibi. Kapının kulpu bir kez daha aşağı indirildiğinde beklediğimin aksine içeri kimse giremedi.

Kaşlarım çatıldığında Dinçer'in rahat soluğunu duydum, üzerimden tam kalkmadan beni belimden tuttu ve kendini alta alarak beni kucağına oturttu. Eğilip masanın üzerinde duran ofis telefonunu eline aldığında bir numarayı tuşladı ve kapının ardından gelen zil sesini duydum. Karşıdaki telefonu açmış olacak ki ben kucağında oturmuş gerginlikle ona bakarken Dinçer rahatlıkla dudaklarını araladı.

"Sistemi kapatabilirsin Sinem. İçerde benden başkası yok, şu güvenlik şirketini de bir an önce değiştirin çekmecemi zorladığımda bile kapılar üzerime mi kilitlenecek böyle."

Telefonu kapatırken ikimizinde sessizliğinin üzerine kapıdan uzaklaşan adım sesleri bulaşmıştı. Elleri kendiliğinden çatılmış kaşlarımı düzeltmek için alnıma gittiğinde istemsizce onun bu rahatlığıyla bende gerginliğimden bir nebze de olsa arınmıştım. Yine de üzerimdeki stresi anlamış olmalıki içime su serpmek için konuştu.

"İhale dosyalarını tuttuğum kasa bu odada olduğu için, yüksek güvenlik sistemiyle korunuyor." dedi, sakinliğini bana da aşılayan sesiyle, "çekmeceyi zorladığın için sisteme uyarı gitmiş olmalı. İçeri giren kişinin çıkamaması için kapılar otomatik olarak kilitleniyor."

"Başından söylesene ya, yüreğime iniyordu az daha." diyerek göğsüne yavaşça vurduğumda bakışları göğsüne yasladığım ellerime düştü.

"Yüreğine ölürüm senin." dedi birden iki elimi de bir avucu arasına alarak öptüğünde.

Ondan beklemediğim bu karşılıkla şaşkınlığa uğradım. Yalnızca bir ay önce daha onunla hiç konuşmamışken gözüme öyle bir ululuk gibi geliyordu ki, şimdi onunla burada bu şekilde olmak aklıma uymuyordu. Öyle hızlı ilerliyorduk ki, bu hızın bizi koskoca bir duvara toslatmasından ödüm kopuyordu.

Hayatım boyunca da hep böyle olmamış mıydı sahi, her şey yolunda gidiyor sanırken aslında yoldan çıktığını yolun sonuna geldiğimde farkına varıyordum. Ufacık bir merakla aramızda başlayan her şey, ya olurda öylesine bir şeymiş gibi bir anda son bulsaydı ne yapardım.

Düşüncelerim, tüm ipleri elinde olan bir kuklaymışım gibi yüzümü oynattığında elimde olmadan suratımdan düşen bin parçaya dönüşmüştü.

"Ne düşünüyorsun," avucunun içindeki ellerime kilitlendiğimi farkına vardığında ellerimi daha önce olduğu gibi göğsüne geri bıraktı, iri elini saçlarımın arasından enseme yerleştirdiğinde kendine doğru hafifçe baskı uyguladı, "gel bakalım küçük kedi, aklındakilerden arındıralım biraz seni."

İNFİLAK | TEXTİNG +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin