2. Bölüm 🌸

113 7 0
                                    

Keyifli okumalar🌸

Medyada Mahir Karahan

  Sesini duyduğunuz  anda avuçlarınız terlemeye kalbiniz deli  gibi çarpmaya başlıyorsa…
Bu aşk değil Hoşlanmaktır.

   Ellerinizi ondan çekemiyorsanız ve ya devamlı dokunmak, sarılmak istiyorsanız, bu da aşk değil
Arzulamaktır...

  Yanınızda bir tek o olduğu için onu istiyorsanız...
Bu aşk değil Yalnızlıktır.

  Her kes onunla olmanızı beklediği için onunlaysanız...
Bu aşk değil Sadakattir.

   Size sıcak, yakın davrandığı için onunlaysanız..
Bu aşk değil kendine inanmaktır.

  Üzülmesini istemediğiniz için onunlaysanız..
Bu aşk deyil Acımaktır.

    Bütün gün ondan başka hiçbir şey düşünmediğinizi söylüyorsanız..
Bu aşk değil, Büyük bir yalandır.

Onun iyiliği için kendinizden bir çok şey feda ede biliyorsanız...
Bu aşk değil yardımseverlikdir.

O üzgünken sizinde kalbiniz acıyorsa..
İşte bu Aşktır.

  Tarif bile olmayan bir çekim yüzünden ondan hiç bir şekilde kopamadığınız düşünüyorsanız..
Bu Aşk.

  Herkese güçlü görünmesine rağmen, onun içindeki zayıflığı eğer hissedebiliyorsan..
Bu AŞK

  Başkalarını çekici bulsan bile hiç pişmanlık  duymadan onunla kalmaya devam edebiliyorsan..
Bu AŞK.

İşte ben  sevdiğim adamı ne acıdığım için, ne de yalnız olduğum için seviyorum. Ben ona aşığım. O yüzden şimdi masada oturup beni fark edemeyen adamında benden hoşlanmasını değil benim onu sevdiğim gibi, kabul ediyorum bemim kadar olmasa da bana aşık olmasını istiyorum.

Belimden ittirilmemle donup kaldığım kapı önünden içeriye geçtim.

"Hoş geldiniz" dedi Sıla varlığımızı belli etmek isteyerek.

O sırada tüm kafalar bize döndü. Bense tek odak noktam olan sevdiğime bakıyordum. Gözlerimiz kesişti biran.

Kalbim duracak sandım, yerimden kımıldayamıyor, etrafdakı sesleri bile algılayamadım bir anlık.

Kolumda hiss ettiğim baskıyla Sılaya döndüm. Gözleriyle masayı gösterdi. Biran önce kendimi toparlamam gerekiyordu. 

"H-hayırlı akşamlar"

Allah kahretmesin kekeledim tam oldu. Hepsi karşılık verdi.

Hızla masaya geçtim bakışlarımı biran bile ellerimden kaldırmamıştım.

"Yüzünü gören cennetlik cimcime. Neden uğramıyon buralara?"

Fatih abimin sesini duymamla kafamı ona  çevirdim. Hafif tebessüm edip "Malum okul falan bu aralar derslerim yoğun o yüzden fırsat bulamıyorum abicim. " dedim kekelemediğime şükür ederek. Bu sırada onun bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ama dönüpde bakamıyordum kehribarlarına.

"Var mı bir sıkıntı ? Rahatsız eden yoktur umarım?"

   O sırada gözlerimi Mahire çevirdim istemsizce. Bakışları Fatih abideydi. Bir şeyleri anlamak ister gibi bakıyordu yüzüne.

"Yok her şey yolunda."

"Tamam o zaman sıkıntı yok. Dikkatli olun bu devirde kimseye güven yok"

Bu sırada Sevinç teyze "valahi öyle" diye tastikledi oğlunu. Yemek benim Mahiri gizliden gizliye  izlememle ama bir kere bile gözgöze  gelememizle geçti.

BİR SENDonde viven las historias. Descúbrelo ahora