33.вölϋм

186 72 4
                                    

Jae Hee ~

Tek bir sorum olmuştu ona, aslında tek bir kelime tüm soruların temsilen yeterdi.
" Neden?" Diye sordum, yanıtını dudaklarından çıkacak sözlerden beklerken, gözlerinde akan yaşlarla vermişti. Bana
"Çaresizdim" dedi. Onu çaresiz bırakan neydi? Evladını bir canavarın gölgesinde bırakıp gidecek kadar çaresiz bırakan neydi?
Sadece ağlıyordu, geldiğinden beri yaptığı tek şey hayıflanıp ağlamaktı. " Keşke" diyip durdu.

Ya verecek mantıklı bir cevabı yoktu, ya da bu cevapları gerçekten açıklayamayacağı kadar ağırdı. Fakat he olursa olsun sessiz kalamazdı. Jungkook orda ise bunun sebeplerinden birisi de o'ydu.

" Gerçeği biliyorsunuz değil mi?" Dedim ona bakmadan dümdüz önümde ki henüz dikilmiş fidana bakarak. Bana baktığının farkındaydım. Sadece gözlerine bakmak istemiyordum, eğer bakarsam ıslak gözlerinde ki gerçek mi yalan mı o acıya inanabilirdim.

" Neyi?" Dedi tedirgin sesi ile, o kadar belliydi ki bildiği. Sesinde korku vardı, endişe vardı. Ona döndüm yüzümü, gözleri irileşti.

" Sizi dışarı neden çıkardım biliyor musunuz?"

Hayır anlamında başını sallamıştı. Ona biraz daha bedenimi döndürüp kurumuş dudaklarımı ıslattım.

" Jungkook'un yanına sırlar ile gitmeyin diye? En azından gerçekleri gereken insanlar ile paylaşıp onun hayatını korumaya almak için." Dedim. Gözlerini kaçırdı, sesinde ki o panik şimdi ayna gibi yüzüne yansıyordu. Bunca yıl gelmeyip oğlu bu duruma düşünce geliyordu, o zaman geliyorsa onun hayatını öyle kolayca tehlikeye atamazdı.

" Diyecek bir şeyiniz yok mu? Mesela o adamın Jungkook'un babası olmadığı, hatta gerçek babasının o adam tarafından öldürüldüğü? Ve siz bunları bile bile o adam ile evlendiniz ona bir katili baba olarak verdiniz. Onu sevgisizlik ile sınadınız ve en savunmasız anında öylece terk edip gittiniz. Daha sayamadığım var mı?"

Bu gözlerde ki şaşkın bakışlar ben bilmiyorum bakışları değildi, bu bakışları benim bunları bildiğim için şaşkındı. Kanı çekilmiş gibi bembeyaz kesildi, gözlerinde ki ateş sönüvermişti estirdiğim rüzgar ile.
Çenesi titriyordu, elleri gibi onları hemen birbirine kenetleyip karnına çekti.

" Sen nasıl?" Dedi tam tahmin ettiğim gibi. Karnına sakladığı ellerine uzanarak tuttum. Elleri buz gibiydi, Jungkook'un elleri gibi. Kalbime ansızın bir sızı indi. Belki de ikisinin ellerini birleştirmeliydim, o zaman ikiside hayat bulurdu o an. Ama önce gerekçelerini öğrenip onu kendini savunacak hale getirmeliydim. Dili bana karşı açılırsa o zaman Jungkook benim gibi
" Neden?" Diye sorduğunda göz yaşlarının arkasına saklanmazdı. Sadece kapadığı kapılarının kilidini kırmam gerekiyordu yani kaygılarının.

Göz yaşları sanki oluk oluk akıyordu, elimi uzatarak yanaklarını sildim.

" Şimdi buraya birini çağıracağım ve ona her şeyi anlatacaksın, böylece Jungkook ve sizin hayatınızı tam hakkı ile korumaya alırız. Beni anlıyorsunuz değil mi?"

Göz bebekleri ordan oraya çarparak nihayet benimkiler ile buluştu. " Oğlumu görmek istiyorum"

" Onu götürmek zorundayım Jae Hee, sakladığı şeyler aynı zamanda bir suçluya yardım ve yataklık olduğu için ceza almadan kurtulması imkânsız." Demişti eniştem elini uzaktıp onun bayan Manwol'un kolundan tutacakken elini yakalayıp mani oldum.

𝗠𝗬 𝗧𝗘𝗔𝗖𝗛𝗘𝗥 |𝙹.𝙹𝙺| 「ᵀᵃᵐᵃᵐˡᵃⁿᵈᶦ」Where stories live. Discover now