7

594 118 93
                                    

Önceki bölüme gelen yorum sayısı 11 olunca biraz şaşırdım biraz da üzüldüm açıkçası. İyi okumalar dilerim.



Bu kasaba onun ilhamı olabilirdi.

———————————————

Jisung pijamalarıyla otururken bir yandan da Jeongin'in keyifli bir şekilde hazırlanışını izliyordu.

Kıskançlıkla.

"Yanına yedek kıyafet al. Eve geldiğinde balık kokmanı istemiyorum. Bütün eve yayacaksın."

Jeongin ona cevap vermeden sadece homurdandı ve son olarak çantasını da alıp ters bakışlarını Jisung'a dikerek kapıyı açtı.

"Uslu dur." Diyerek çıktı ve ardından kapıyı kapattı. Jisung hırsla elindeki yastığı kapıya fırlatarak yerinden kalktı ve banyoya yöneldi. Bugün kendine kişisel bakım ve doğal çaylar yapıp sakinleşmeliydi.

Kaossuz ve sakin bir gün olacaktı. Kendisiyle baş başa kalmak onun için güzel bir fırsattı.



Üzerine giydiği beyaz kürke iyice sarındığında şort giydiğine daha şimdiden pişman olmuştu. Rüzgar her zamankinden daha fazlaydı ve çizmelerinin açıkta bıraktığı çıplak bacağına sertçe çarpıyordu. Bugün üstündeki kalın kürk dışında tamamen maviler içindeydi. Banyodan çıkar çıkmaz süslenmiş ve daha fazla dayanamayarak kendini dışarı atmıştı. Onu görmezden gelemezlerdi. Herkes bir şeylerle meşgulken onun gibi birisi tek başına bütün gün oturamazdı.

Evlerinin olduğu dar sokaktan aşağı doğru inerken etrafın bu kadar sessiz olması sinirini bozuyordu. Bu insanlar neredeydi ve bu kasaba neden bu kadar sıkıcıydı? Saat sabahın sekizi de olsa bu kadar ıssız olmamalıydı. Evlerine giden yolda oldukça az sayıda ev olması da bunun büyük bir sebebiydi.

Aşağı indikçe eğimli yol düzeliyor ve ev sayısı artıyordu. Nihayet ortamın ürkütücülüğü azaldığında biraz ileride yere düşen yaşlı birini gören Jisung hızlıca yanına koştu. Yaşlı kadının kalkmasına yardım ederken endişeyle kadını inceliyordu.

"İyi misiniz?"

"Ayağım taşa takıldı. Artık gözlerim iyi görmüyor." Diye mırıldanan kadın Jisung'u baştan aşağıya süzdü.

"Sen kimsin?" Diye soran kadına birkaç saniye bakakalan Jisung önce ne diyeceğini bilemedi.

"Ben kasabaya yeni taşındım. Adım Han Jisung." Kadın kaşlarını çatarak Jisung'a doğru eğildi.

Daha sonra Jisung'un koluna girerek bir şeyler anlatmaya başladı. Jisung'u önce markete götürdü ve aldıklarını eve kadar taşıttı. Hemen ardından komşularına çay içirmeye götürdü. Çay keyifleri bittikten sonra nihayet kendisine tanıdık olan restorana ulaştılar.

Yanındaki kadın hiç durmadan konuşuyordu. Jisung onun torunlarının hayat hikayelerini bile öğrenmişti. İşe bak ki bu kadın diğerleri gibi kendisine rahatsız edici bakışlar atmıyordu. Aksine sürekli kıyafetlerini övüyor ve Jisung ile tam da onun dilinden konuşuyordu. Jisung'un yaşlı hali gibiydi.

Restorandan içeri girdikleri anda karşısında gördüğü tanıdık bedenlerle suratını astı ve tavırlı bir şekilde yüzünü çevirdi. Koluna giren kadın güle oynaya onu deniz manzaralı masaya yönlendirdiğinde karşılıklı oturdular.

"Burada ne işin var Han?" Tepesinde dikilen genç menajerine ters bakışlar atan Jisung'un yanına Felix gelmişti.

"Canım sıkılmıştı. Jiwon ile karşılaştık ve biraz vakit geçirdik." Diyerek karşısındaki yaşlı kadını işaret etti.

Star Lost |Minsung| Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang