•}[19]{•

180 24 28
                                    


24092022 ~ 1001

~~~

"Nasıl geçiyor yeni okulda günler?"

Hyunjin kapüşonlusunu kafasına geçirip gülerek yanıt vermişti ekrandaki annesinin sorusuna.

"Eğlenceli."

Yurdunun yakınlarındaki marketteydi ve alışveriş sepetine öylece abur cubur dolduruyordu.

Oğlundan gelen beklenmedik yanıtla şaşıran anne ise mutlu olmuştu. Hyunjin'in son zamanlardaki dalgın halini görmeyi beklerken yeni okulunda eğlendiğinden bahsetmesi güzeldi.

"Arkadaş konusunda sıkıntı yaşadın mı peki? Senin oğlanları bırakmak zor olmadı mı?"

Süt reyonunda gezindirirken gözlerini kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Eğlenceli ortamlarını özlemiyor değildi ama buradayken daha huzurluydu.

"Çok yabancılık çekmedim. Jisung var zaten."

"Jisung? Çocukluğunuzdan beri birbirinizi yediğiniz oğlan mı?"

"Hm. Benden önce nakil aldırmıştı."

"Ve şu an onunla aynı okuldasın. Yine?"

"Büyüdük artık. İlk aşkımı elimden almış olması dışında hiçbir sıkıntımız yok..."

Duraksadı kurduğu cümlenin ardından. Elinden aldığı tek şey gerçekten ilk aşkı mıydı?

"Ah o kız için girdiğiniz kavgalar yüzünden az gelmezdik okula..."

Annesi düşünmesine izin vermeden konuyu değiştirdiğinde çoktan dağılan aklıyla kadının ne dediğini umursamadan küçük bir çocuk gibi söylenerek telefonu kapattığında Jisung'la olan eski günlerini düşünmeye başlamıştı.

Uzun bir süredir hayatında olan bu varlığı henüz yeni yeni farkedebildiği için içten içe kızıyordu kendisine. Aralarındaki soğukluk ve duvarı diri tutan kişi her zaman kendisi olmuştu.

Şimdi o duvar yıkıldığından mıdır bilinmez Hyunjin çocukluğundan biri hayatında yer edinen gencin artık daha da uzun bir süre yer edinmesini istiyordu.

Aldıklarını poşetine dolurduğu gibi marketten çıktığında Jisung'un numarasını tuşlamıştı. Açacağını pek düşünmediği telefon beklediği gibi yüzüne kapandığında gülmüştü. Uyuduğunu düşünüyordu.

"Hayırdır gece gece?"

Jisung'un sesini duymayı beklemezken irkilmiş ve kafasını telefondan kaldırmıştı.
Gencin kan çanağına dönmüş gözleri Hyunjin'in kaşlarının çatılmasına neden olmuştu. Sahiden hayırdırdırdı gece gece?

"İtlik yapıp uykundan uyandırmayı düşünüyordum aslında."

Ses tonundaki sorgulayıcı tonu Jisung çoktan anlamış ve gencin aklındaki sorulara cevap verme gereksinimi duymadan poşetine uzanarak içindekileri yoklamaya başlamıştı.
Son bir kaç gündür uyuduğu söylenemezdi.

"Onlara para verdim yalnız."

Cümlesinin ardından umursamazca omuz silkmişti Jisung. Poşetteki tek sütü alarak geri uzatmıştı sonra.

"Konuşmayacaksan gidiyorum?"

"Süt borcum olsun."

Sonunda sesini duyabildeğinde rahatça bir nefes alarak gence bir kaç adımda yaklaşmış ve alnını örten saçlara doğru üfleyip eliyle ateşini kontrol etmişti. Birden yakınına gelen bedenle irkilen Jisung ise afallayarak bir kaç adım gerilemişti.

"Hasta falan değilim."

Ateşi yoktu. Hasta olmadığını Hyunjin'de anlamıştı fakat Jisung'un bu halinin nedeni o zorbaysa gerçekten üzülürdü. Elini gencin alnından sanki ateşe dokunmuş gibi çekip sallamaya başladığında nihayet görmek istediği gülümsemeyle karşılaşmıştı.

"Yanıyorsun ama cayır cayır kafan bile güzelleşmiş."

Omzuna vurarak yurda doğru ilerlemeye başlamıştı Jisung. Mırıldanmıştı sonra gülümsemek dahi istemezken yüzünü gülümseten bedene.

"Çok anlarsın zaten."

"O kız yüzünden gerçekten uykularının kaçtığına inanamıyorum."

Jisung yanında adımlamaya başlayan bedenin cümlesine karşı homurdanmıştı. Tek nedeni o değildi. Sadece bilmiyordu. İnsanlar onu korkutuyordu artık. Etkilendiği doğruydu. Onu samimiyetle sevmiş olsada artık sadece kırgınlık vardı. Açılmadığı için belkide şanslıydı.

"Bu konuyu bir gayle konuşmayacağım. Üstelik zevksiz bir gayle."

Hyunjin Jisung'un yargı dolu cümlesine karşı alınmadan devam etmişti konuşmaya.

"Yargılayıcı cümleni bir kenara koyarsak, ruhlara olan sevgi hakkında özgürce konuşabiliriz. Çünkü ruhların cinsiyeti olmaz. Ayrıca ruhu güzel olanın gözleri çok güzel olur."

"Görünmeyen ruhlar kolayca saklanılabilir. Güvenemezsin. Gözlerde aldatır."

"Olay orada zaten. Ruhlar yalnızca özel anlarda gösterirler kendilerini. Gözlerdeki perde iner."

"Nasıl bileceğiz o özel anları? Her zaman gözlerine bakacak halimiz yok ya."

Sütünü bitirip yakınlardaki bir çöp kutusuna atmıştı. Gözleri yanında öylece yürüyen bedendeyken.

"Bir şekilde biliyorsun işte."

"Neden uyumadın peki?"

Hyunjin, Jisung'un konuyu değiştirmesine karşın uzatmak yerine sorduğu soruya yurdun kapısını omzuyla iterek cevap vermişti.

"Uyuyamadım. Bir şeyler almaya inmiştim."

"Neden uyuyamadın?"

Bilmiyordu. Erkenden kalkmasına rağmen hiçbir şekilde uyuyamamıştı. Belkide içindeki kötü histen dolayıydı. Bu nedenle annesini aramıştı ama pekte geçtiği söylenemezdi.

"Hissettim herhalde ateşlerde yandığını."

Tekrardan güldürmüştü Jisung'u. Bunu sık sık yapması gerektiğini düşünüyordu artık.

"Bu aşk acısı değil biliyorsun değil mi? Onun yüzünden kendime bu zorbalığı asla yapmam."

"Biliyorum. Her ne için yanıyorsa canın sorun değil. Evinin önündeki mezarlıkları hatırla sadece. Gençliğinin tadını çıkar."

Hyunjin'in hatırlamasına şaşırmıştı. Gülümsemişti hafifçe onaylarken onu. Haklıydı. Tıpkı Hyunjin gibi eski haline dönmeliydi. Gözleri şimdi karşısındaki bedenin gözlerindeydi. Gözleri güzel olanın ruhuda güzel olurdu değil mi? O özel anlardan biri Hyunjin'in gözlerindeki perdeyi indirmiş olmalıydı.

Bahsettiği ruhu görebilmek tuhaftı. Uzunca bir süre ses etmeden gözlerine bakmaktan çekinmemişti bile.

"Ateşim var mı cidden?"

Uzun sessizliği bölen sorusuyla kahkaha atarak yanıtlamıştı Hyunjin son zamanlardaki tek neşesini.

"Bilmiyorum tekrardan kontrol etmem gerek."

~~~
26092022 ~ 2251
Syglr
Svglr

Hyunsung olmasa ne yapardım

kırılan camımız, kapımız, penceremiz ve kaybolan çöp kutumuz. / Hyunsung Where stories live. Discover now