the targaryen | her mother's twin

1.4K 95 41
                                    

Westeros için güneşli bir sabahtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Westeros için güneşli bir sabahtı. Kızıl Kule'nin üzerindeki ejderha gölgesi en sonunda kalkmış, yerine kavurucu ateşinin sıcaklığı çökmüştü.

Aynaya yansıyan görüntüsünü izleyen Mhyris için ise hatırlanmaya değer bir gecenin sonuydu. Uyandığında, Daemon'un gitmiş olduğunu görmek onu şaşırtmamıştı. Daemon ile aynı yatakta uyanmanın nasıl bir his olduğunu tatmak için henüz vakti vardı. Şimdilik sadece gece ziyaretini elde edebiliyordu.

Alışkın olduğu gibi erkenden kalkmak yerine bu sefer biraz daha yatağında uzandı. Kalın örtüyü bacakları arasına toplamıştı. Perde açıktı ve içeriye keskin güneş ışığı doluyordu. Odanın içine göz gezdirdi. Dün gece yerde kalan elbisesi yatağın ucuna bırakılmıştı ve kitabı da hemen üzerinde duruyordu. Kolları üzerinde doğruldu. Çıplak bedenini örtünün altından çıkarttı ve yatağın üzerinde ilerleyip kitabı aldı. Yakut taşlı kolyesi hâlâ tenine değerken, kitabın kapağının hemen altına Daemon tarafından bırakılmış bir not buldu.

Bir dahaki sefere, bana mumu nasıl yaktığını tekrar göster sevgilim.

Gülümseyerek notu tutmaya devam etti. Bahsettiği şeyi biliyordu. Birine yakalanma korkusu ile odasında yalnızken denerdi. Önüne bir mumu alır, yeterince gerçekçi hayal ederse mumun ucunda bir alev yaratmayı başarırdı. Bir keresinde, odasındaki tüm mumları aynı anda yaktığı bile olmuştu. Mhyris, bu yeteneğini keşfedeli uzun bir zaman oluyordu. Keşfetmesini sağlayan ve bundan korkmamasını ona kabul ettiren kişi ise Daemon Targaryen idi.

Hatırlıyordu. Küçük bir kız olduğu zamanlar, Daemon bazen ona Tanrı Ormanı'nda bir ejderhaya sahip olmanın nasıl hissettirdiğini anlatırdı. Onların nasıl alev püskürttüğünü, güçlerini ve korkutucu görünüşlerine rağmen aslında hayranlık uyandıran yaratıklar olduklarından bahsederdi. Mhyris bir Targaryen ya da Valeryon olmadığı için ejderhaları sadece izleme şansı buluyordu ama Daemon ona bir ejderhaya gerek duymadığını, saf bir ateşe zaten sahip olduğunu kabul ettirmiş sayılırdı.

Mhyris, bir gün Kral'ın verdiği bir davette, masadaki muma çok uzun bir süre bakmıştı ve aniden alev alan mumu sadece genç Prens Daemon Targaryen görmüştü. Ama o iyi bir sır tutucuydu, en azından söz konusu güzel Mhyris'i olunca. Küçük kıza gülümsemiş, ona kimseye bunu göstermemesi gerektiğini söylemiş ve Mhyris için ilk güven tohumlarını atmıştı. Daemon'un güvenilir varlığı, küçük kız büyüdükçe yeni özellikler kazanmaya ve nihayetinde genç bir kız olduğunda, tutku tohumunun filiz vermesiyle farklı bir boyuta taşınmıştı. Fakat Daemon'un Kızıl Kale'de geçirdiği süre, Mhyris ona bağlandıkça azalmıştı. Mhyris artık sadece Daemon istediği takdirde onu görebiliyordu. Diğer her şey onun hakkındaki haberlerden ibaretti.

Annesinden kalan tek şey bir kitaptı ve Mhyris onu asla yanından ayırmaz, başkasının dokunmasına da izin vermezdi. Üzerini giyindikten sonra dağınık yatağını ardında bırakıp aynalı masasına oturdu. Kitabı hemen önünde duruyordu. Kaldığı son sayfa açıktı. Essos'ta yaşayan kızıl bir rahibeyi anlatan hikâyeyi, belki de kırkıncı kez okuyuşuydu. Fakat tuhaftır ki, her okuduğunda başka bir şeyler keşfediyordu. Saçlarını taramaya devam ederken gözünü kitabından ayırmadı. Ateşle konuşan rahibenin bir anda alev almasını ama hiçbir zarar görmemesini hayretle karşılarken, odasının kapısı çalındı.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin