Bölüm 5

81 20 0
                                    

"Sabah sabah matematik dersi mi olur be!" Cenk söylenmeleri ile sıraya oturduğunda yanındaki yerimi aldım. Otobüste söylenmeleri başlamış ve hala bitmemişti.

"Aga ben sayısal seçtiğimiz güne tüküreyim. Bizde beyin denilen şey yokken ne yapıyoruz burada?" Melih, Cenk'e katılarak homurdandığında güldüm. Sabaha kadar dizi izlediği için daha bir huysuzdu. "Beni katma abi kendi aptallığınıza. Ben başarıyla kalkıyorum bütün derslerin altından." Ali kendini övmek adına geniş omuzlarını silkti.

"Paşama bak, altından kalkıyorum dediği başarı elli almak. Böyle başarılı olunuyorsa..." Melih ona göz devirerek söylenmelerine devam etti. "Elli almak kolay mı lan lisede? Sen en son hangi sayısal dersten elli aldın?" Dedi Ali, onun omzuna vurup çantasından kitaplarını çıkartırken.

Cenk çoktan çantasının üzerinde rahat bir konum bulup uykuya geçmişti. "Arkadaşlar ben çok heyecanlıyım ya. Hazır değilim onu yakından görmeye. Beden kıyafetleriyle daha bir güzel oluyor. Alıştım zaten camdan izlemeye, kesin yakında olursak ben saçmalayacağım."

İçimde dün akşamdan beri dinmeyen gerginlik yine kendini göstermişti. Asıl korkum ona tekrar rezil olmaktı. Dün çardakta konuşurken biraz daha iyiydim ama çantasını sorduğumu hala unuttuğunu sanmıyordum.

Beynim onun yanında düğümlenip duruyordu. Ne olursa olsun bugün onunla iletişim kurma şansı edinebilecektim.

Bundan sonra en sevdiğim gün kesinlikle bugündü.

"Kardeşim bir rahat ol önce, kasma bu kadar. Hem kim beden dersi kıyafetiyle güzel gözükür mal? Saçma saçma konuşup benim sinirlerimi iyice bozma. Gidip derse gireceğiz sonra da basketbol oynayacağız. Bitti." Dedi Melih çatık kaşlarıyla. Gerçekten uykusuz ve huysuzdu.

Hoca içeri girdiğinde kısa selam verip yoklama almıştı. Öğretmenin sesi uykumu getirirken uyumamak için savaş verdim. Bu savaşın sonu kaybetmem ile sonlanırken dersler böyle geçip gitmişti.

-- DEFNE --

Zilin çalmasıyla defterimin ve kitabımın kapağını kapattım. Tarih öğretmeni dersin sonuna bıraktığı yoklamayı alırken sınıf boşalmaya başlamıştı.

"Defne aşkım ne yapıyorsun?" Yeşim hızla içeri girip önümdeki boş sıraya oturmuştu. Esin de onu takip ederek yanıma oturdu. Sıramın üzerindeki eşyaları çantama koyarken gülümsedim.

"İyiyim siz?" Yeşim yine asla bitmeyen enerjisini belli ederek ellerini salladı. "Çok iyiyiz hayatım. Hatta sana en yakın arkadaşımız olma ayrıcalığı tanıyarak söylüyorum bir gezi ayarlayabiliriz. Biraz önce Melik hocanın yanındaydık ve bir şeylere ikna etmiş olabiliriz." Dedi.

Esin onun bu neşesine katılarak "Evet!" Diye bağırdı. İkisinin aşırı tepkilerine gülerek sonraki dersin eşyalarını çıkarttım. "Öncelikle bana bu ayrıcalığı tanıdığınız için teşekkür ederim Yeşim Hanım. Şimdi kantine inebilir miyiz açlıktan öleceğim?" Sabah yemek yemeyi sevmiyordum bu yüzden hep ikinci dersin teneffüsünde yerdim. İkili beni onaylarken birlikte sınıftan çıkmıştık.

"Ben cüzdanımı almayı unuttum, benimle sınıfa gelir misiniz?" Esin dudak büzerek mırıldandığında güldüm. Hep istediğini yaptırmak için böyle yapıyordu. Kafamı onaylamak amacıyla salladığımda gülerek koluma girdi.

Karşı sınıfın kapısında beklerken Esin sırasına gitmişti. İstemsizce gözlerimi sınıfta gezdirdiğimde çoğu öğrencinin uyuduğunu diğerlerinin ise telefondan oyun oynadığını gördüm. Kızlar ise çoktan penceredeki yerini almış kendi aralarında konuşuyorlardı. Gerçekten asosyal bir sınıftı.

İçimdeki SenWhere stories live. Discover now