14-Sonsuza Kadar

382 53 44
                                    

Herkese merhabaaa! Manyak bir bölümle geldim ve söyleyebilirim ki bu bölümle birlikte kitap için bir devrim başladı. Yazmak için sabırsızlandığım bölümlere geldik. Araya çok fazla zaman girdiğinin farkındayım ama en azından yeni dönem başlayana kadar kitaplara ikişer bölüm atmak istiyorum.

Bölüm için daha iyi bir şarkı olamazdı bu arada.

Sizleri seviyorum.

Birazasli iyi okumalar diler...



(Medya: J. Cole - She Knows)

Otuz altı saati doldurmuş ve yaklaşık 17 dakika da geçirmiştik. Sonucunda pek çok şey hissetmem gerekirdi ama duygularımı kapatmakta usta olduğum aşikardı. Bazen kendimi bir robot gibi görüyordum. Birkaç kez dönüyordum, fişten çekilene kadar varlığımı sürdürüyor ve sonra makinist gelsin diye beklemeye devam ediyordum.

Bazıları Tanrı tarafından kutsanmışlığım olduğunu düşünüyordu. Görünmeyen bir silaha sahip olmak elbette diğer tüm insanlara kaşı bir avantajdı ancak keşke... Keşke benim de yaratıcıyla güçlü bir bağım olsaydı. O zaman İhtiyar'a teşekkür etmez ve azılı bir bağımlılığa muhtaç olmazdım. Duygularımı yok eder, bunun için de ilaca gereksinim duymazdım. Ama insanoğlu işte, alışkanlıklarından vazgeçmesi acılı oluyordu.

Babamla aram her zaman çok iyiydi. Öyle ki bana ve ablama fiziği sevdirmeye çalıştığı dönemlerde mutfak masasında oturuyorduk. O zaman kaç yaşında olduğumu bile bilmiyordum ancak anaokuluna gittiğimi tahmin ediyorum. Dünya, fizik kuralları üzerine kuruluymuş ama aslında tüm evren fizik kurallarına sahipmiş.

O zaman bu kuralları Allah koymuş ve dünyadaki her şey de kurala uymalıymış gibi düşünmüştüm. Yani, ben kurallara uymadığım için ceza alıyordum ve dünyada yaşanan hava olayları da bana Allah'ın verdiği cezalar gibi geliyordu. Mesela hava çok soğuksa bulutlar kural dışı iş yapmıştı, çok sıcaksa da güneş Allah'ı kızdırmış olmalıydı.

Kısa bir süre sonra, bir sabah tuvalete gitmek için kalktığımda babamla karşılaşmıştım. Çoğu zaman olduğu gibi bir şeyler yazıp çiziyordu ama okuma yazmam yoktu henüz. Bu yüzden ne yaptığını anlamıyordum. Ama bazı öğrencilere yıldız attığını görebiliyordum ki ben de elime kırmızı bir kalem alıp tüm kağıtlara yıldız atıyordum. Babam hiç kızmazdı çünkü sağ köşeye yıldız atmama. Hatta bir keresinde tüm sayfayı yıldızlarla doldurmuştum ama yaptığı tek şey gülmek ve kağıdın sahibinin yaptığım yıldızları çok beğeneceğini söylemek olmuştu.

O gün, sabaha karşıydı. Hava oldukça soğuktu ve uyurken çıkardığım çoraplar yüzünden yere temas eden ayaklarım üşüyordu. Tuvalete gittikten sonra koşarak babamın yanına dönmüş, elime de bir kırmızı kalem almıştım. Ancak bu kez kağıtlara yıldız atmamamı söylemiş, resim yapmak istersem diye bana boş bir kağıt vermişti.

Uyusaydım, uyuyabilirdim. Ancak ben babamla vakit geçirmek için o gün uyumamayı tercih etmiştim. İçten içe, onu çok özlüyor ve benim de öğretmenim olmasını istiyordum. Bu sayede hiçbir zaman ayrı kalmak zorunda olmazdık. Ama onun öğrencileri benden çok büyüktü, hatta ablamdan bile büyüktü.

Rastgele şekiller çizmeye başladığımda ara ara babama gösterip nasıl olduğunu soruyor, hesapları baştan yapmak zorunda kalmasına neden oluyordum.

PİMİ ÇEKİLMİŞDonde viven las historias. Descúbrelo ahora