28.Bölüm/Part 1: ''Kayıpların Yası''

1.1K 87 70
                                    

Keyifli okumalar...

***

İki gün.

Tam iki günümü bu huzur yuvasında huzursuzluk ile kuşanmış halde geçirdim. Nei'nin yanından ayrıldıktan sonra Yevnü beni bulup konaklayacağım odaya getirdiğinden beri sadece temel ihtiyaçlar için odamdan ayrılmıştım.

Reik ile yemek yemiş, Yevnü ile yeniden düş nehrinin altında yürümüştüm.

Myne ya da Nei bir daha beni ziyaret etmemişti. Radsolf'un durumun iyiye gittiğini öğrenmiştim. Aynı Yevnü'nün dediği gibi şifalı kaynakta zaman geçirmek iyileşme süresini fazlasıyla hızlandırmıştı.

Soyundan gelen güçleri ve taşıdığı ölümsüzlük onu dayanıklılık konusunda oldukça şanslı kılıyordu. Yevnü bana kuledeki gibi burada da şifacıların olduğunu söylemişti. Travis'in komutları doğrultusunda direkt bir ilaçla iyileşmesini desteklemeseler de merhemler işe yarıyordu.

Karissa çoktan Buzul'dan geri dönmüş olmalıydı. Kulenin şu an hiç olmadığı kadar karışık olduğunu bildiğimden orda olmadığım için şanslıydım. Maris ve diğerlerini hoş zamanlar beklemiyordu.

Ancak benimde yakında dönmem gerekecekti.

Tek başına ve hızlı avlanan bir gözdeydim.

Hiçbir zaman on günden fazla kuleden uzak kalmamıştım. En uzun avım Radsolf'tu.

Güya Gazap'ın bana verdiği 8.bölgedeki görevimden dönmem için beş günüm vardı. Daha uzun süre kalmak dikkat çekerdi. Hele ki tutsağım ben bilmeden Maris'in ellerinde can vermiş ve Karissa öfkeliyken uzak kalamazdım.

Travis ile yaptığımız plan sayesinde bize ulaşamazlardı. Oliver'ı eğitirken ektiği tohumlar sayesinde zihinlerinde bize dahil hiçbir anı yoktu.

Her şey prosedürlere uygun olarak gerçekleşmişti.

Beş gün içinde kuleye dönmeliydim.

Bedenimi kuşatan yorgunluk ile yatağa kıvrıldım. Yapmam gerekenleri zihnimde planlarken sanırım uyuyakaldım.

Başucumdaki mırıltıları duyduğumda gözlerimi açmadım. İki kişi fısıldayarak konuşuyordu.

''Uyurken bu kadar savunmasız görünmesi çekici değil mi?''

Homurdanma sesi duydum. ''Dokunmaya ne dersin? Sana güzel bir kesik yakışır.''

Ankli ve Reik'in sesini ayırt ettiğimde bedenim gevşedi.

Reik, Ankli'nin sözlerine gülerken gözlerimi açıp başımda dikilen iki adama baktım.

''Uyandın demek.'' Reik yatağa oturunca bedenim ağırlığına doğru yuvarlandı. ''Ankli seni bir sopayla dürtmeyi düşünüyordu.''

Ankli'nin ağzı açık kaldı sonra yüzü öfkeyle kızardı. ''Ne saçmalıyorsun sen?''

Reik ona aldırmayıp elini saçlarıma atıp karıştırdı. Gözlerinde yaramaz kıvılcımlar parlarken bana göz kırptı. ''Benim başka planlarım olsa da.''

Onu yataktan aşağı ittim. Beklemiyor olacak ki dengesini sağlamaya çalışırken ayağı kaydı. Kıç üstü yere oturunca homurdandı. Ankli kahkaha atarken ben de doğruldum.

Bana inanamayan gözlerle baktı. ''Bu ne içindi?''

Ona aldırmadım. Ankli'ye dönüp ''Çenesini tutturamamam büyük şanssızlık değil mi?'' dedim.

Ankli öncesinden daha yüksek sesle kahkaha attı. ''Denemeye devam et. İzlemesi eğlenceli.''

Üzerimdeki örtüden kurtulup dağılan saçlarımı düzelttiğimde Reik de ayağa dikilmiş öfke ile bana bakıyordu. ''Acımı görmezden gelme kadın.''

Ion'un Seçilmişi (Gazap'ın Gözdesi Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin