29.Bölüm: ''Tatlı Vakti''

1.1K 82 66
                                    

Keyifli okumalar...

***

''Selam güzelim yine yalnız takılıyorsun ha?''

Başımı kaldırıp ellerinde tutuğu tabaklarla bana göz kırpan Reik'e baktım. Her zamanki rahat tavırları ile yanıma oturup tabaklardan birini önüme koydu. Ellerini birbirine sürtüp iştahla yemeğe gömüldü.

Onu izlediğimi görünce ekmekle dolu ağzıyla homurdandı. ''Önce yemek sonra tatlı.'' Ben kaşlarımı çatarken bana ait su bardağına uzanıp kafasına dikti. Memnuniyet dolu bir mırıltı çıkarıp bana çapkınca güldü. ''Beni süzmen seni daha erken öpmeme sebep olmayacak.''

''Ne?''

Kahkaha attı. ''Hadi ama hem bakıp hem şaşıramazsın.''

Homurdandım. ''Sana her bakanı öpüyorsan...'' Başımla tünelin girişinde dikilen Kgo'yu gösterdim. ''Onu öpmeye ne dersin?''

Başını çevirip gösterdiğim yöne baktı. Kgo ellerini göğsünde kavuşturmuş sırtını duvara dayamışken bakışları ikimizin üzerinde dolaştı.

''Benden pek hoşlanmıyor.''

Güldüm. ''Neden acaba?''

''Hey.'' Elini kalbinin üzerine koyup bana kocaman gözlerle baktı. ''Kalbimi kırıyorsun.''

İstemsizce dudaklarım kıvrıldı. ''Ankli çeneni kırmamı istiyordu.''

Gözlerini devirdi. ''Kötü kız.''

Önüme bıraktığı çorbaya uzanıp bir iki yudum aldım. Yemek alanında iki küçük kız gözüme takıldı. Birbirinin etrafında dönüp neşeli çığlıklar atıyorlardı. Anneleri olduğu belli olan kadın sevecenlikle başlarını okşadı.

Yan masadan benzer bir gülüş kulaklarıma dolunca başımı çevirdim. Tombul bir bebeği sevinçle kucaklayan on yaşlarında görünen bir çocuk vardı.

Etrafımızı çeviren huzur ve neşeyi ciğerlerime çekip orada tutabilmek istedim. İçimde kötü hissettiren her şeyin yok olabileceği hayaline bir iki saniyeliğine kendimi kaptırdım.

Benim tepkilerimi izleyen Reik böldüğü ekmekten bir parça uzattı. ''Taji'de seni görmek istiyordu.''

Ona döndüm. ''Burada değil mi?''

''Hayır.'' Kalan suyun hepsini içerken duraksadı. ''Olanlardan sonra onu bir ailenin yanına koydular.''

Tek kaşımı kaldırdım. ''Ve öylece gitmeyi kabul mü etti?''

Kocaman gülümsedi. ''Ufaklık büyüdüğünde Trejna gibi olacak diye korkuyorum.''

Yalandan elimi ağzıma götürüp gözlerimi kocaman açtım. ''Bunu ona da söyledin mi?''

Burnunu kırıştırıp kendini korumak ister gibi ellerini havaya kaldırdı. ''Elbette hayır. Yumrukları acıtıyor.''

Kahkaha attım. ''Belki kırıklarla ilgili amacımıza o ulaşır.''

Omuz silkerken Reik'in varlığının ne kadar rahatlatıcı olduğunun yeniden farkına vardım. Etrafında onu kuşatan olumsuzlukların hiçbiri yokmuş gibi davranmakta üstelik buna yanındakileri de dahil etmekte ustaydı.

Onun ciddi halini görmüştüm. Sahip olduklarını korumaya çalışırken bir avcı, öldürme konusunda tereddüt etmeyen bir savaşçıydı. Ama her şeyi hafife alıp olduğundan daha basit göstermek gibi bir özelliği vardı.

Onun hayatla başa çıkma yolu buydu.

''Yine bana o bakışı atıyorsun.''

Omzuna bir şaplak attım. Yalandan geriye savrulurmuş gibi yapınca omuzlarına değen saçları havalanıp ensesindeki izi gözler önüne serdi. Alaycı ifadesi gözlerimi diktiğim yeri anlayınca duruldu.

Ion'un Seçilmişi (Gazap'ın Gözdesi Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin