21. Bölüm: Onlarca Karanfil

51 37 115
                                    

"Hadi gel Ezgi."

Ses içeriye esen rüzgârla kulaklarımı doldurdu. Gülümseyerek anneme baktım ve yanına koşmaya başladım, saçları özenle topuz yapılmıştı, tıpkı bir beyaz zambağı andırıyordu. Yeşil gözleri parladı. Küçük ayaklarımla koşmaya çalışırken etraf gerçektende büyüktü. Bu sarayın hala gez gez bitmeyeceğine kanat getirmiştim. Koşarken geniş bahçede; dedemi, ananemin, akrabalarımı, kuzenlerimi amcalarımı görmeye başlamıştım, hepsi gülüyordu.

Kerim bana el sallamaya başladı, saçları özenle yapılmış ama kerim yerinde durmadı için kıvırcık saçları tekrardan dağılmıştı, bir buluta benziyor diye düşünüyordum. Yanında duran Çiğdem, Kerim'in tabağından kurabiyesini almaya çalışınca, Kerim Çiğdem'in kıvırcık saçlarını çekti.

"Seni aptal, o benim!"

"Sensin aptal! Anne?" sonunu olabildiğince uzattı.

Annem "Kerim, ikizine aptal deme!"

"Senden nefret ediyorum kıvırcık!" dedi Kerim.

Çiğdem umursamadan onun kurabiyesini mideye indirmekle meşguldü. Etraftaki cıvıl cıvıl sesler kulağımı doldururken gülümsemem kulaklarıma varıyordu. Kıkırdamaya başladım. Bu ikisini bir köşeye koyup bütün gün izleyebilirdim... Kerim hınçla masadan kalktı, Çiğdem koşarak peşinden gidiyordu.

Etraf, güneşi bulutlar kaplamış gibi karardı. Sirenler çalmaya başladı, bağırma sesleri, çığlıklar, ağlamaları. Askerler koşmaya çalışıyordu ama her şey için çok geçti. kapıya yaklaştığımda annem korkuyla etrafına bakınıyordu, bana döndü gözleri beni buldu ve bağırdı. Tüm gücü ile bağırdı...

"Ezgi kaç! İçeriye dön! Dön!"

Ses kulaklarımda yankılanıyordu. Bir asker beni tuttu, annemin yanına gitmek için çırpınmaya başlarken, asker beni çekiştiriyordu.

"Hayır!" diye bağırıyordum "Anne, anne!"

Ejderhanın ateşi, her yeri aleve verirken ve yağmalayıp, öldürmeye devam ederken gitmek için çırpınıyordum. Onun kırmızı pulları her şeyi yakıyordu... Gözlerimin önünde her şeyi...

"Anne!" diye, sesimin el verdiğince bağırıyordum.

Çiğdem'in çığlığını duydum. Telaşla ona baktım. Ejderin ateşini görmüştü. Kerim bir an bile düşünmeden, onun üstüne atladı ve onu, normalde onu tuzağa düşürmek için kazdırdığı çukurun içine, kurtarmak için attı ama kendisi geç kaldı. Yanışını gözlerimle izlerken boğazım yırtılma kadar bağırıyordum. Ağzımdan salyalara çıkıyordu.

Gözlerim dumandan ve yanan şeylerin yüzünden yanıyordu! Çiğdem'in çığlıkları devam etti, Kerim'in ejderha ateşinde yanışını izledim. Ve öylece kala kaldım ... Vücudumu hissetmiyordum. Boynum istemsizce titriyordu... Her şeyimi bir saniye içinde kaybetmiştim.

Göz kırpıyor muydum? Nefes alıyor muydum? Hissizdim. Öylece yere devrildim. hala yanan şeyleri görüyor ama kımıldayamıyordum... içeri geçemeyen ailemin yanışını, askerlerin yanışını izliyordum. Çığlıkları izliyordum.

Aptal kıvırcık senden nefret ediyorum.

Kerim ikizine aptal deme.

Anne!

Aptal!

Sensin aptal!

Her şey bir döngüye girmişti. Galiba çığlık atıyordum. Hızla yere yuvarlandım ve dizlerimin üstüne kapaklandım. Nefes nefeseydim, yüzümden soğuk terler akıyordu. Ve öksürmeye başladım. Vücudum titriyordu.

Kaplidio Efsanesi:1 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin