7. Bölüm

32 11 5
                                    

Serap ile Hakan dışardaydılar. Bankta oturmuş kahve içiyorlardı
"Helin niye böyle bir tepki verdi ki anlamadım. Sanarsın ona zararı dokunacak birşey yaptık. Helin'i anlamamaya başladım."
"Belkide bazı şeyleri öğrendi?"
"Öğrenemez."
Hakan biraz yüksek ses tonuyla
"Çok mu eminsin kendinden?"
Serap ta Hakan'a karşı sesini yükselterek
"Evet eminim. Helin asla birşey öğrenemez!"
"Özgür geldiğinden beri Helin çok farklı. Anlatabiliyor muyum Serap! Yoksa kendin mi anlamak istemiyorsun!?"
Serap için bu çok ağırdı... En çok güvendiği insanın onu terlesemesi. Şuan oturup ağlayabilirdi. Ama o güçlü olmayı seçti. Ve herzaman da böyle oldu. O günden beri...

14 yıl önce

Saat 15:35

Serap okuldan çıkmış eve doğru yürüyordu. Okul yorucudur bilirsiniz. Hemen eve geldiğinizde kendinizi rahat bırakmak istersiniz. Serap ta aynı anlattığım gibi yorgundu. Okul eve yarım saat uzaklıktaydı ve o da yürüyerek eve geliyordu. Hiç yorulmuyor muydu evet o da yoruluyordu.

Serap evinin kapısının önündeydi tam içeri girecekken bir çığlık sesi duydu. Sanırım annesinin sesiydi...
5 ayda bir gelen babasının ayakabısı da kapının önündeydi. Şimdi nolduğunu anlıyordu...
Serap kapıyı açarak eve girdi. (Ev müstakil bir eski bir evdi.)

Eve girdiğinde annesi yerde yatıyordu. Kanlar içinde
Babasıda annesinin önünde durmuştu. Bir eli kanlı diğer elinde bıçak.
Serap kapının önündeydi. Kan ter içinde.
"Anne nolur bana ölmediğini söyle..."
Babası boğazını temizleyerek ve birazda kısık sesiyle
"Öldü o küçük o artık sadece bir ceset. Ve eğer ki böyle devam edersen ilerideki hedefim sende olabilirsin!" babası bu konuşmayı yaparken bağırarak konuşmuştu. Serap çok korkmuştu ama belli etmek istemiyordu. ÇÜNKÜ KORKAKLAR ZARAR VERİLENLER LİSTESİNDE HEP İLK SIRADA OLURLARDI. Bu Serap'ın felsefesi gibi birşeydi.
Babası bağırdığı için bazı komşular sesleri duyup eve gelmişlerdi. Mahalleli babasını linç ederken kimse Serap'ı görmedi bile "GÖRÜNMEZ KIZ" gibiydi sanki onların gözünde.

3 saat sonra

Saat 18:56

Annesi yoğun bakımdaydı. Durumu stabildi. Serap dua ediyordu. Babası gözaltına alınmış muhtemelen cezaevine veya tutuklanacaktı. Onun kurtulması için gereken 3 yol vardı.

Tutuklanması
Cezaevine girmesi
ÖLMESİ

Hemşire gelmişti ama biraz üzgün gibiydi umarım düşündüğü şey değildi...
Hemşire durgun sesiyle
"İçeride yatan hastanın kızı burda mı?"
"Evet burda! Hemşire abla ne olur anneme birşey oldu demeyin lütfen..." ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Daha doğrusu tutamıyordu.
Ve hemşire kaskatı sesiyle cevap verdi
"Annen öldü... Başın sağolsun"
~Serap'ın ağzından~
Annem ölmüştü bu hayatımın en kötü günüydü
Annem ölmüştü bu benim yenilgimdi
Annem ölmüştü artık bir eksim daha vardı
Annem ölmüştü bu benim YIKILIŞIMDI.
~.~
14 yıl sonra (Serap'ın iç sesi)
O günden sonra hep güçlü oldum artık o "Görünmez Kız" değildim. Annem öldükten sonra psikolojim darmadağın oldu. Hani demiştim ya "Annemin ölümü benim için bir YIKILIŞTI." diye...
14 yıl önce
Annem öldü mü benim yani şimdi...
Sanırım
Sıra bendeydi...
Ölüm sırası
Ben yerde ağlarken polisler geldi
"Tarık AK'ın kızı sen misin?"
"E-evet" dedim "KAHRETSİN! KEŞKE ONUN KIZI OLMASAYDIM!" diyordum içimden. Ama ne yazar. Maalesef onun kızıydım.
Polis abi yüzüme bakarak
"Merak etme babanı cezaevine koydular. Artık güvendesin."
Güvende miydim? Annem yok bu güvende olmak mıydı...
"Artık annenle mutlu bir yaşam süreceksiniz diyorum ama sen ağlıyorsun mutlu olmadın mı?" biraz şaşkın bir ses tonuyla dedi polis abi. Ama bilmiyordu ki hayatımın kaydığını...
"Annem öldü" dedim ağlamaklı ve yıkılmış bir ses tonuyla.
"Özür dilerim küçük... Bilmiyordum..." dedi üzüntüsünü belirterek bende sorun değil dedim.
O gün kendime söz verdim hep güçlü olacağım. ANNE HEPSİ SENİN İÇİN!

Kanlı Bekleyiş Where stories live. Discover now