9. Bölüm

17 4 2
                                    

ÖZGÜR

Saat:20.21

"Hayır ya olmaz geç kaldık!" dedi endişeli bir ses tonuyla. Hemen kol saatimden saate baktım. Hemen Helin'in bileğinden tutarak ileriye doğru - canını acıtmadan - yürüyemeye başladık.
"Meraktan öldürmek istiyorsun herhalde?"
diye sordu bende;
"Hayır. Niye öyle söyledin ki şimdi?
"Saat diyorum beni çekiştiriyorsun. Cevap ver diyorum susuyorsun. Sakin ol Helin."
"Kendi kendine -sakin ol- diyen Helin Özyurt peki?"
"Lakin eğerki konsere geç kalıcak olursak eğer tokat manyağı yapıcağım kişi olan Özgür Balkan?"


"Hmm." dedim. Sinirlenince de güzel oluyormuş, diye düşündüm.
Helin ile birlikte konser olacağı alana gittik. Kahretsin ki önler hepsi doluydu. Ben Helin'in kolundan tutarak ön taraflara geçmeye çalıştım. Geçmiştik zaten. Konser birazdan başlayacaktı. Ben hemen iki tane su alıp geldim.

Saat: 20.30

Beklenen o an geldi...
Konser başlamak üzereydi. Helin'in o gözlerindeki heyecanı, o içindeki çocuğu görebiliyordum.
Üşüyordu sanırım, elleri ayakları titriyordu. Ceketimi çıkardım ani bir refleksle :
"Ceketin sende kalsın üşümüyorum ben."
"Hastasın zaten, sonra daha kötü olacaksın."
"Birşey olmaz. Güven bana."
"Güvenim tam. Ama sende hatrım için giy. İçim rahat etmez sonra."
"Tamam." dedi ve aldı ceketi giydi. Derinden bir oh çektim.
3,2,1 KONSER BAŞLASIN!

"Peki sende mi en dibe daldın, en son bende uyandım artık o, düşlerimden..."
Diye devam ediyordu şarkı ve şarkı bitinceye kadar Helin ile birlikte eşlik ediyorduk. Bu hayatımın o kadar muazzam anıydı ki anlatılmaz, yaşanır...
~~~
"Hiç gerek yok, daha fazlasına, zamanı tutmaya fezaya uçmaya..." diye ilerlerken Helin elimi tuttu. Bunun farkında olmadığından adım kadar eminim. Sonra masum gözlerle aşağa bakınca ellerimizin tutuştuğunu görünce yüzü kızardı hatta biraz da ateşi çıkmış gibiydi sonra o kendisi oldu. Utanarak elini çekti benden, ama elinin sıcaklığı hala bende kalmıştı. O gözlerime bakıyordu ışıl ışıl parlıyordu ki o gözleri...

Bende ona bakıyordum masum bir çocuk gibi gerçi bazen masum olduğuma bile inanmıyorum, ama olsun. Buna değer...

Konserin en güzel yerinde telefon çaldı zamanı değil, diye düşündüm. Telefonu elime alıp baktığım zaman arayan kişi Aslı idi. Hemen Helin'i de alıp sessiz kalabalıksız bir yere geçtik. Ve telefonu açtım :
"Efendim Aslı? Bir sorun mu var?"
"Evet, aslında Helin'i arayacaktım da açmadı yanında mı?" diye sordu telaşlı sanki birisi kafasına silah dayamış gibi.

"Evet, burada niye sordun ki?" dedikten sonra Helin bana kaş hareketleriyle "Ne oldu?" dermişcesine bir bakış attı, bende karşılık olarak sadece "Bekle" dedim.

"ACİL hastaheneye gelmeniz lazım." dedi ve telefonu kapattı yüzüme. Kabaca.
Hemen Helin'i alıp arabaya geçtik. Son sürat arabayı sürerek hastahaneye ilerledik. Ve arabayı sürerken Helin'e olayı anlattığım için az kalsın arabayı çarpıyordu ama...
Buna değer.

Hastahaneye vardık. Hastahanenin içerisine girip, asansörün yanına geldik. Asansör geldi ve kendi katlarımıza çıktık. Üstümüzü değiştirdik.

Helin ile zemin katta buluşacaktık. Söz verdik. İlk önce ben geldim. Bir yandan Helin'i beklerken korku dolu gözlerle Aslı'yı arıyordum.

Aslı'yı bodrum katına doğru giden merdivenin girişinde gördüm. Oda beni arıyor herhalde, diye düşündüm. Serap beni gördüğü zaman bana seslendi. "Özgür!"

Bende hem aklım Helin'de olarak Aslı'nın yanına gittim.

"Evet, Aslı bana bir açıklama borçlusun." dedim sonra bişey eksik söylediğimi fark edip ; Helin'e de açıklama borçlusun, dedim.

"Aslı'nın bana ne borcu olabilir?" diye arkamdan aniden geldi. Biraz irkilmiştim, ama belli etmemiştim.

"Bizi buraya çağırdı ya konserden ondan." dedim. Helin inahmamışa benziyordu ama ona inandırtmak zorunda değildim.

"Aslı," diye söze başladı Helin. Yüz ifadesine bakılınca kavga edecekmiş gibi duruyordu.

"Neler olduğunu Özgür'e anlattığın gibi banada anlatır mısın?" dedi ve Aslı, Helin'in kolundan tutarak bodrum katına indiler.

Onlar inince bende indim tabiki. Helin'ih kolunu öyle sıkı tutuyordu ki...

Aşağa indiriminde polisler ve Serap ve Hakan vardı etraf kan gölü olmuştu. Helin'e baktığım zaman ağlıyordu güçlü kız gibi görünmeye çalışıyordu ama yapamıyordu. Bir yandan göz yaşını silerken şunu sordu:

"AKİF BEY'İN NE SUÇU VARDI! KİM ÖLDÜRDÜ ONU! ONU BİR BULAYIM VAR YA KENDİ ELLERİMLE GEBERTMEZSEM TAM BİR ORUSPU ÇOCUĞUYUM!" dedi ağlıyarak. Polisler, Serap ve Hakan şaşkınlıkla Helin'e bakıyorlardı

"Helin cidden şimdi sırası değil,anlıyorum üzgünsün ama böyle yaparak birşey çözemezsin." dedim kollarından tutarak o kadar ağlamıştı ki gözleri kan toplamıştı...

Kolumu kolundan çekerek ordan uzaklaştı. Uzaklaşırken "Merak etme, hava almaya çıkacağım!" dedi bende kafa hareketi yaparak onayladım.

Polisler cesedi incelerken parmak izleri buldular.

"Bu cesedi otopsi yapmaya götüreceğiz o zaman kimin öldürdüğü ortaya çıkar. Bir takım parmak izlerine rastladık."

"Tamamdır. Elinizden geldiği kadar hızlı olun. O adi şerefsizleri bulun!"

Bu otopsi işini söyledikten sonra Serap Hakan ve Aslı'nın yüzü düştü. Serap Hakan'a korkuyla baktı. Hakan sakin gözüküyordu. Belki de polislere çaktırmamak içindir. Belki şüpheleri kendi üstüne çekmemek içindir bilmiyorum. Aslı da aynı şekilde korkmuş elleri ayakları titriyordu. Nedenini yine bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum;

Elbet herşey er ya da geç ortaya çıkacak.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 07, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kanlı Bekleyiş Where stories live. Discover now