Yanağıma atılan tokatla birlikte sendeledim. Omzum sertçe kapıya çarptığında saçlarım yüzümü kapadı. Kapının kolunu sıkarken gözlerimi yere sabitledim.
"Gir içeri."
Doğrularak içeri girdim ve kapıyı kapadım.
"Yine insaflıyım. Başkası olsa seni eve almazdı."
Arkasını döndüğünde peşinden bir adım attım. Aklına bir şey gelmiş gibi hırsla bana dönüp elini boynuma uzattı.
"Neden cevap vermedin?!"
Boğazımı sıktığında gözlerimi yumdum.
"H-Haklısın."
"Baba de."
"..."
"Bana baba diyeceksin Burçin!"
Elini gevşetmesine rağmen tutuşu sıkıydı. Parmaklarının tenimde bıraktığı izlerini hissedebiliyordum.
"Baba."
Beni iterek bıraktığında ayaklarım birbirine dolandı.
Boğazını temizleyerek salona ilerledi.
"Gel."
☆☆☆☆
"Kalk."
Gözlerim ağırca kapanırken yanaklarımı sertçe kavradı. Beni çekiştirdi.
"Toparlan. Sonra da buraları topla."
Beni yere bıraktığında kafamı sertçe tahta zemine vurdum. Adım sesleri yanımdan uzaklaştı. Koridorun duvarlarına çarptı.
Ve en sonunda kapıdan dışarı çıktı.
Kaburgalarımdaki sızlamaları hissederken ellerimi anlamsızca vücudumda gezdirdim.
"Hala yaşıyorum. "
Bakışlarımı karanlık odanın içinde dolaştırdım.
"Ölemiyorum."
YOU ARE READING
Pressure
Romance"Ağlama." Burnumu içime çekerken söylediği kelimeler kulaklarımı çınlatıyordu. "Bunu hak etmiyordum." Kollarımdan çekerek beni kucağına aldığında hıçkırmaya başladım. "Ağlama Burçin. O evi yıktıracaksın-" Elimi dudaklarına koyup kaşlarımı çattım...
