4. Bölüm - Altay

46 26 19
                                    


    Alaz, Kemal ve Mirena "C" şeklindeki koyu yeşilimsi bir renge sahip koltukta oturuyordu. Koltuk yavaş yavaş aşınmaya başlamış, içindeki sünger dışarıya gözükür hale gelmişti. Karanlık sokaklara bakan altıgen pencerenin hemen önündeki şifonyerin üzeri birkaç gündür orada duran içki şişeleriyle doluydu. Alaz gözlerini odada gezdirmeye devam etti. Tavandaki çarpı şeklindeki led ışıklar odanın ışık kaynağıydı. Koltuğun karşısındaki duvarda da bir asma televizyon vardı. Oda çok da geniş sayılmazdı fakat idare eder bir salondu. Duvarlarda bazı eski rock gruplarının posterleri duruyordu; Metallica... Bon Jovi... Pentagram... Hayko Cepkin...

Mirena duvardaki posterleri büyük bir merakla inceliyordu. Yüzünde biraz da alaycı bir ifadeyle sırıtarak; "Müzik zevkin iyiymiş ama temizlikten pek anladığını söyleyemem."

Kemal o sırada dudakları arasına aldığı sigarayı yakmış, odanın içerisinde havaya bir duman üflemişti. "Temizlikle mi uğraşacağım bir de?"

Alaz, koltuğun ortalarında oturuyordu. Yüzündeki yorgun bakışlarını ikili arasında gezdirip duruyordu. Mirena bakışlarını posterlerden çekip sigara içen Kemal'e döndü. "Umarım içerisi filtrelidir."

Kemal; "Filtreli tabi. Hükümet filtresiz evlere ceza kesiyor, onun parasını ödeyemem." Son yıllarda özellikle megakentlerde şiddetle artan hava kirliliği ölümcül bir hale gelmişti. Havada dolaşan parçacıklar, yoğun zehirli gazlar, fabrika dumanları ve üçüncü dünya savaşından kalma radyasyon gibi sayılamayacak bir sürü toksik etken, son on yılda gerçekleşen kanser vakalarını şiddetli bir şekilde arttırmıştı. Kanserin tedavisi her ne kadar bulunmuş olsa da gerçekten de hiç ucuz değildi. Hükümet de bu insan sağlığına zararlı hava kirliliğine çareyi, gaz maskelerini ve filtreli evleri zorunlu hale getirmekte buldu.

Mirena, bakışlarını sessiz sedasız oturan Alaz'a çevirdi. Üzerinde bir çift göz hisseden Alaz da kafasını çevirince göz göze geldiler. Mirena güldü; "Bir saattir tek kelime bile etmedin Alaz."

Kemal; "Lan Alaz, oğlum sessizlik yemini mi ettin?"

Alaz derin bir iç çekti ve oturuşunu düzeltti. "Artık konuya geçebilir miyiz?"

Kemal; "Vay heveslisin, sevdim."

Mirena; "Bana daha çok 'bitsin de kurtulalım' kafasındaymış gibi geldi."

Kemal sigarasını masadaki küllüğe bastırarak söndürdü ve bir elini koltuğun üzerindeki paltonun cebine atarak bir USB bellek çıkardı. Daha sonra da belleği daire masanın kenarlarındaki USB girişlerinden bir tanesine takarak geriye yaslandı. Masanın cam yüzeyinde açık mavi bir yazı belirdi; Bellek yükleniyor...

Bir süre sonra da camın altındaki saklanmış projektörler masanın üzerine bir hologramı yansıtmaya başladı. Hologram, bir androidin omuz üstü profilini oluşturmuştu. Android korkunç bir şekilde fazlasıyla bir insana benziyordu, bir android olup olmadığını söyleyebilmek hiç kolay değildi. Sarışın ortadan bölünmüş sentetik saçları arkaya doğru taralıydı. Gür bir bıyığa sahipti. Yüzü bir insanınkine göre çok daha simetrikti ve düzgündü. Kemal detayları anlatmaya başladı; "CenturyHuman üretimi bir Zümrüt seviye android. Adı Altay, seri numarası masada yazıyor."

Mirena ve Alaz dikkatlice masanın üzerindeki üç boyutlu android hologramını seyrediyor, bir yandan da Kemal'i dinliyordu. Alaz; "Zümrüt seviyesinde bir android öldüreceğimizi söylüyorsun yani?"

Kemal başını salladı. "Aynen."

"İntihar bu. Zümrüt seviyesi bir androidi öyle kolay kolay elimize vermezler."

Uçurum 2082Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin