1. Bölüm -BAŞLANGIÇ-

1.2K 205 198
                                    

Yıl 2022, 1 Eylül, saat 23.30

Derslerim bittikten sonra Lucas ile iki saat boyunca akademinin kütüphanesinde vakit geçirmiştim fakat işin aslı, bir saatlik çalışmadan sonra kendimizi muhabbete kaptırmamızdı. Bir şekilde derslerimi boşlamanın yolunu buluyordum. İstemeden yapıyordum, aklım duruyordu ve canım o kadar çok sıkılıyordu ki uçan kuşa dakikalarca bakabiliyor, hayallere dalıyordum.

Şimdi günün en sevdiğim saatlerindeydim. Yatağımda yatıyordum, bacaklarımı duvara dayamıştım ama yastık olarak Lucas'ın bacaklarını kullanıyordum. Miley, kendi yatağında abur cubur yiyip sesleriyle bizi rahatsız ederken televizyon izlemeye çalışıyorduk.

Lucas elini karnımdan yukarı kaydırdığında gıdıklanarak eline hızlıca vurdum. Miley çıkan sesle ağzındakini çiğnemeyi bıraktı ve bize tek kaşını kaldırarak bakış attı. "Çıkabilirim?" dedi kapıyı gösterip. Sonra ağzının dolu olmasına aldanmadan gülümsedi. "Ama çok yorgunum, ne yapacaksanız burada yapın. Ben arkamı dönüp uyurum."

Ona iğrenç olduğunu sadece yüz ifademle anlattım ve televizyona geri döndüm. Miley kanal değiştirmeye ve üçümüzün zevkine uygun bir şeyler aramaya başladı. Dünya televizyonuyla ortak kanallara ve oradan da filmlere geçti. Kendisi Protia'da çekilen her filmi, kötü veya iyi olarak değerlendirmeden izlediği için artık Dünya yapımlarına sarmıştı ve bu kısmen işime geliyordu. O mistiklere aşıktı, ben Dünya'ya.

"Dur!" dediğimde elinde kumandayla bana döndü.

Lucas aşağı, yani bana baktı. "Jurrasic Park?" dedi gülerek. "Kaç yaşındasın Tessa?"

"Oldukça güzel. İzlemediysen izlemeni öneririm." Hiçbir şey demeden sırtını ayaklarımı uzattığım duvara yasladı ve televizyon izlemeye başladı. Benim bunlara ilgi duyduğumu biliyordu ve hiçbir işime yaramayacak olsa bile televizyon izleyerek İngilizce öğrenmeme sinirleniyordu. İngilizce öğreneceğime ders çalışmalıymışım. Haklıydı, dil büyüleri kolaylıkla yapılabilirdi ama ben dinlediğim şarkıları kendi dillerinde seviyordum ve anlamak istiyordum.

Ve Jurrasic Park garip bir şekilde ilgimi çekiyordu.

İzle demiştim ama televizyona boş boş bakıyordu, aklından başka şeyler kurduğu belliydi. Geçen haftalarda beni odamda Harry Potter izlerken bulmuştu. Beş dakika dalga geçmesine izin verip birlikte izleyebileceğimizi söylemiştim ama onunla alay ettiğimi sanıp gitmişti. Sürekli bunu yapıyor, sevdiklerime bir şans bile vermiyordu. Halbuki, ben o neyi seviyorsa alınmasın diye ilgileniyor gibi yapıyordum.

Bu dört olmuştu. Bir kere ona kitap hediye etmiştim, Sherlock Holmes, fakat kapağını bile açmamıştı. En sevdiğim filmin Star Wars olduğunu bildiği halde sadece bir tanesini ben odamdan çıkmıyorum diye izlemişti, Harry Potter zaten başlı başına ayrı bir kırılganlığı üstümde bırakmıştı. Artık ona bir şey önermiyordum.

Miley cips paketini karıştırırken "Canlı canlı yenmek iğrenç olmalı." diye mırıldandı. Ekranda bağıran bir raptor vardı.

Başımı salladım. "Tek lokmada yutulmayı tercih ederim."

Kıkırdadı. "Sağıma beş tane raptor, soluma da bir T-Rex koysalar... kesinlikle T-Rex'in minik ellerine doğru koşardım." Bu muhabbetimiz bitmesine bir saat kalan film boyunca devam etti. Filmin son yirmi dakikasına geldiğimizde Lucas gitti ama biz Miley ile aptal yorumlar yapıp birbirimizi güldürmeye devam ettik.

Jenerik geçerken Miley bacaklarını yana sarkıttı ve ellerini iki yana koyup bana dik dik bakmaya başladı. "Lucas'la bir sorunun mu var?" diye sorduğunda başımı aşağı sarkıtıp ona tersten baktım.

BaşlangıçWhere stories live. Discover now