8. Bölüm

94.5K 3.5K 763
                                    

Beni takip etmek isterseniz hesabım lanetlibalik

Kitaba oy verip en az bir yorum yapmayanlar kalbimi kırdınız...

Bu bölüme 200 yorum gelir mi?????? Gelir bence<33

***

Sabah burnuma gelen güzel kokularla uyandım. Genelde sabahları çok erken kalkardım ama belli ki Çağan benden daha erken kalkıyordu. Bu beni utandırdı. Zaten çalışıyordu, bir de eve geldiği günün sabahında ona kahvaltı bile hazırlayamamıştım. Aceleyle kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve onun yanına gittim.

''Günaydın.'' Dedi beni gördüğünde.

''Günaydın.'' Dedim. Mutfak genişti. Bir masa rahatça sığmıştı. Özenle hazırlanmış masaya baktım. ''Kusura bakma.'' Dedim. ''Görevden geldin ama kahvaltını hazırlayamadım. Bu kadar erken kalkacağını tahmin etmemiştim.''

''Önemli değil.'' Dedi. ''Ben erken kalkıyorum diye sen de erken kalkmak zorunda değilsin. Keşke kalkmasaydın.''

''Olur mu hiç? Birlikte kahvaltı edelim. Ayrı ayrı kahvaltı etmek güzel bir şey değil bence.''

Gözlerindeki tebessümü gördüm. Bu söylediğim hoşuna gitmişti. Birlikte kahvaltı etmeyi önemsiyordu demek ki. ''Hadi otur.'' Dedi. Birlikte masaya oturduk. ''Sen yine de kendini erken kalkmak için zorlama. Ben dağlarda görev yapmaktan alışık olduğumdan istemesem de uyanıyorum.''

''Yok, önemli değil. Ben zaten erken kalkmayı seviyorum.''

Bana garip bir ifadeyle baktı. Keşke ne düşündüğünü bilseydim. ''Yesene.'' Dedi. Tabağıma kahvaltılıklardan almaya başladım. Menemen yapmıştı. Tek başına olsa bu kadar özenmeyeceğinden emindim. Öyle bir insan izlenimi veriyordu bana. Ben varım diye bu kadar uğraşmıştı.

''Bugün evdeyim alışverişe gidelim.'' Dedi.

''Dolapta yiyecek bir şeyler vardı ama ben yine de liste yapayım. Yemeklik bir şeyler alırız.'' Dedim.

''Yemeklik de alırız tabii ama ben onun için demedim. Sana kıyafet almaya gideceğiz.''

''Yaaa.'' Dedim. Bunu hala unutmamıştı demek. Bu kadar önemseyeceğini düşünmemiştim. Onunla alışverişe gitmek düşüncesi beni biraz utandırmıştı. Evli olsak da hala iki yabancıydık sonuçta. ''Sen uğraşmasaydın. Ben tek başıma gider alırdım.'' Dedim.

''Sen asker eşisin. Burası İstanbul'a benzemez. Bensiz alışverişe çıkamazsın.'' Dedi.

''Neden?'' Diye sordum. ''Çok mu tehlikeli?''

''Bazıları askerin canını yakmak için her şeyi kullanır Ahsen. Karısını, çocuğunu...''

Üzülmüştüm. Bu sözün altında, yaşanmış pek çok olayın anısı yatıyordu, onun üzgün yüzü bunu açık bir şekilde anlatmıştı bana.

Kahvaltı bittikten sonra sofrayı toplayıp hazırlandık. Birlikte dışarı çıktığımızda kar hala devam etse de etkisini biraz olsun azaltmıştı. Arabaya binip yola çıktık.

Çağan, alışveriş yapabileceğimiz dükkanların olduğu bir yerde arabayı park etti. Dışarı çıktığımızda ince montum beni ısıtamadı. Bu Çağan'ın gözünden kaçmamış olacak ki, ''Önce sana bir mont alalım.'' Dedi.

Ona itiraz edebilecek bir maddi gücüm ya da imkanım yoktu. ''Olur, teşekkür ederim.'' Dedim.

Beni mağazalardan birine soktu. Girdiğimizde görevli kızlardan biri hemen gelip bizimle ilgilenmeye başladı. Mağazanın içi sıcak olduğu için üzerimizdeki montları çıkardık. Bizimle ilgilenen kızın Çağan'a beğeni ile baktığının farkındaydım. Aslında sadece o değil mağazadaki bütün kadınlar Çağan'ın farkındaydı. Kaçamak bakışları fark etmemem olanaksızdı ama Çağan'ın umurunda görünmüyordu.

VATANIMSINWhere stories live. Discover now