4

1 0 0
                                    

Bir tür toplantı ya da çalışma odasının içinde olduğumu tahmin ederken üzerimdeki bakışı umursamadan etrafa baktım.

Odanın ortasında bulunan geniş çalışma masası bütün ilgiyi kendinde topluyordu. Duvarı boydan boya çevreleyen kütüphane ve rahat görünen büyük koltukla burası bana hem kütüphaneyi hem de bir ofisi anımsatmıştı. Yine de emin olamıyordum.

Yerdeki halının etnik desenini incelerken vücudum mümkünmüş gibi daha da gerildi. Ne diye gözlerini dikmiş bana bakıyordu ki?

Nefesimi verip cesaretimi topladım ve gözlerimi onunkilere çıkardım. "İki saniyeliğine başka bir yere bakamaz mısın?"

Gözlerini sinir bozucu şekilde daha da kısarken refleks olarak onu kopyaladım. Sabrım azaldıkça korkum ve şaşkınlığım geri çekiliyordu.

"Seni rahatsız mı ediyorum?" Sorduğu soruyu samimiyet göstergesi olarak algılayacakken tek kaşını kaldırdı ve dudakları iki yana uzadı.

Onu eğlendiriyordum.

Gözlerimi kısmayı bırakıp yavaşça devirdim. Ayağımı sabırsızca yere vururken onu inceledim. Yaslandığı duvarda son derece rahat görünüyordu ama gergin ve tetikte olduğunu çaktırmamaya çalışsa da vücut dilinden anlıyordum.

Onun için ben sadece bilinmeyen yeni bir tehdittim.

Bütün dünyam tam anlamıyla alt üst olmuşken umursayacağım son içinde olduğum bu durumdu. Yine de, bana olan imalı bakışları başımın belaya gireceğini söyler gibiydi ve bunu kesinlikle iple çekmiyordum.

"Neyi beklediğimizi söyleyecek misin?

"Neyi değil, kimi." Gözlerini sonunda üzerimden çektiğinde vücudumdan görünmez bir demir yığını kütlesi kalkmış gibi hissettim. "Şimdi anlarsın," demesine kalmadan yoğun adım sesleri yaklaştı ve zaman kaybetmeden odanın kapısı açıldı.

Hafif rüzgar eşliğinde kapıdan girdiğinde yaydığı kokuyu daha önce nasıl fark etmediğimi düşündüm. Güneş ışınları cildimi sarmalarken ıslak çimenlerin etrafında gezintiye çıkıyormuşum gibiydi. Kokusu ona göreydi, taze ve özel.

Üzerindeki kıyafetler daha önce gördüklerimden farklı, daha resmi gibiydi. Bir an için ne iş yaptığını düşündüm. Buranın, içi insan dolu kocaman bir saray olduğunu kendime hatırlattım.

Odaya girdiği andan itibaren üzerimde hissettiğim bakışlara karşılık verdim. Gözleri, içine dalmak istediğim sonsuz bir labirent miydi yoksa uçsuz bucaksız bir girdap mı? Beni böylesine çeken.

"Cersei, toplantımı bölerek beni niye buraya çağırdığını öğrenmek istiyorum."

Kısa bir kalp atışı anında ciddi ve güçlü çıkan ses tonunun fırlattığı okun hizasında olduğumu düşündüm.

Gözlerimi zar zor ondan çekip neredeyse hazır ola geçmiş gibi duran kadına diktim. Az önceki patronluk taslayan havasından eser kalmamıştı şimdi.

"Alfa," deyip başını eğdiğinde üstümdeki bakışların şimdi ona isabet ettiğini gördüm. Olan biteni anlamak için beynimin mücadele verdiğini hissederken nefesimi tutarak izledim.

"Alfa, onu koridorda koşarken buldum ve bana çarptığında bir şey fark ettim." Bakışları kısa bir süreliğine bana kaydığında diyeceklerinden emin gibi durmuyordu. "Kim ya da buraya nasıl gelmiş bilmiyorum ancak kokusu..."

Duraksadığında bakışlarım merakla ikisi üzerinde gidip geliyordu. Kapının orada birinin daha olduğunu yan gözle görür gibiydim ancak bir takım geniş omuzlar görüş açımı kısıtladığı için oraya odaklanmamaya karar verdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TUTULMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin