Savcım | ChanChang ✓

XXV

Karanlık ışığın biraz gelmesiyle korkutucu olmaktan çıkmıştı. Artık çaresizlik basıyordu odayı. 

Kadın  ifadesiz bakıyordu. O Si-woo'ya kısmen daha korkusuzdu. Kapı gıcırdısı ürkütmüştü Ha-rin'i. Komiser karşına oturdu. 

"Woon Ha-rin..."

"Evet."

Yüzünde ufacık bir yüz kızarma bile yoktu. 

"17 temmuz akşamı nerdeydin?"

"Evimdeydim."

Bu kadar rahat olması sinir bozucuydu. 

"Oyun oynamayı bırak nerdeydin?"

"Evimdeydim. Evdekilere sorabilirsiniz."

"Neden öldürdünüz?"

Ha-rin nefes verdi. "Öldürdüğüme dair herhangi bir kanıtınız var mı?"

"Neden öldürdün?" Seungmin masaya hızlıca vurdu. "Komik olmuyor."

"Avukatım gelene kadar konuşmayacağım."

"Sen bilirsin, nezarette beklersin olur mu avukatını?"

Kadın titrek sesiyle konuşmaya çalışıyordu. 

"Öldürmedim."

"Bak en azından itiraf edersen cezai indirim yaparlar. Söylemezsen buluruz."

Kadın düşünmeye başladı. İkilemde kaldığı belliydi. Anlatmak, anlatmamak. Hangisi daha güvenliydi emin olamıyordu.

"Vien bizi gördü. Konuşmaması için zorladım. 'Tamam' dedi. İnanamadım. O gece benimle beraber kulanmadığımız kilere gelmesini istedim. Boğuştuk . Sonra astımı olduğu için daralmaya başladı. Bende bunu fırsat bilip boğazını sıktım. Şah damarından nabzına baktım. Hâlâ atıyordu. Kısa süreli bayılma olduğunu düşündüm. Bende ona böyle yaptığımı anlatacaktı 'neden?' olduğunu soracaklardı oda söyleyecekti. Sonra telefonla Si-woo'yu aradım. Gelmesini söyledim. Çünkü onun için yapmıştım. Ben başımın çaresine bakabilirdim. Ama o mirası alamazdı. Onu taşıdık ve aklımıza suya atmak geldi. Çünkü yüzme bilmiyordu. Canlansa bile ölecekti. Hemde intihar ettiği düşünülecekti. Birkaç gün sonra Vien'in annesini kafeye çağırdım. Vien'in mutsuz olduğunu, onu sevdiğimi söyledim. Sonra cesedi bulunduğunda Si-woo ile ifadelerimiz hakkında kısaca konuştuk. 2 ay önce gördüğümüzü söyledik."

"Atın şunu nezarethaneye. Sonra da aileye haber verin."

______________;) 

Dava mahkemede görülecek sonra tamamamıyla bitecek. Kendinize iyi bakın <3