Sarhoş

2.4K 243 40
                                    

"Elin kolun ayrı oynamasın,dur bi..."

Fırat ,leylek bacaklı oğlanı sinirle kapıdan içeri savurdu. Bir sarhoşu getirebileceği en iyi yere getirmişti,su götürmez bir şekilde üstelik. Dünyanın en mantıklı eylemi zaten aile evine sarhoş bir magazin gülünü getirmek olabilirdi. Neden,kim yapmazdı ki ?

Uzay daha bir saat önce paparrazilerle kanlı bıçaklı halde tuvalet camı pencerelerinde gezindiği yetmiyormuş gibi üstüne üstelik Fırat'ın dudaklarına gömmüştü dudaklarını. Sarhoş oğlan aç bir iştahla Fırat'ı öpmeyi sürdürmüş,dahası daha fazlasını talep eden elleri Fırat'ın göğüs kafesi üzerinde hızla gezinmeye devam etmişti.

Fırat ise gülleyi sırtlayan Seyit Onbaşı gibi Uzay'ı sırtladığında kendisine gerçekten bir madalya verilmesi konusunda hemfikirdi.

Birincisi Fırat ,ibne değildi.

Ama ikinci şey kafa karıştırıcıydı zira bu pezevenk sağlam öpüşüyordu ve istemsizce Fırat'ın etkilenmesine neden oluyordu.İşte bu güce karşı koymak tıpkı gülle sırtlamak kadar direnç gerektiren bir histi ve bunu başarıyla tamamlayan Fırat hem kendinden tiksiniyor hem de kendisini başarılı buluyordu. Aslında tiksindiği şey Uzay değildi,tiksindiği şey bir erkek tarafından öpülmüş olmaktı. Ya da tuvalette öpüşmüş olmak..

"Seni öbünce...nefesini şey ettin."dedi Uzay balık gibi yanaklarını şişirerek. "Nefesini...ttuuunn."

"Sus bir gerizekalı!"diye gürledi ve sessiz olmaya çalışarak oğlanı kendi odasına doğru savurdu.

Tam bir rockstar ve film yıldızı ağırlama odasıydı ha! Afillisinden Beşiktaş formalarıyla doluydu,nevresimleri dahi Beşiktaşlıydı. Yetmemiş gibi eski takım oyuncularının imzalı kramponları doluydu orada burada. Baş ucundaki komodinde bir küllük ,kapı arkasında rulo olan halı...

"Siktir."diye mırıldandı Fırat hırsla.

Annesi muhtemelen oğlu terki diyar eyleyince onun eksikliğini odasında erişte kurutarak gidermek istemişti. Çalışma masasının üzeri kurumaya bırakılmış eriştelerle dolup taşıyordu.

"Fığaattt."diye konuştu sarhoş peltekliği hala üzerinde olan Uzay kıkırdarken. "LA LA LA gassay gassay cimbombom..."

"Sus bi amına koduğumun."

Fırat aceleyle odanın kapısını kapatmış,içeriye ses gitmesin diye Uzay'ın ağzını sıkıca avuçlamıştı. Kıkırdayan oğlan ılık ve tatlı nefesini Fırat'ın avucunun içinde hapsederken gözlerini uysalca dikmişti. Sanki oyun oynuyor ve bu hallerinden zevk alıyormuş gibi bir havaya sahipti. 

Fırat oğlanın ağzını sıkıca kapatırken "Yavrum,babam uyanırsa siker belamızı."diye tısladı. "Sus bi."

"Aaaa ,annen Koreli mi ?"dedi Uzay gülmekten kızarınca. "Ama yamuk bunlar?"

"Ne alaka amına koyayım."

"Noodle yapmış ama kıvırcık değil,bunlar düzleştirilmiş mi? Sen berber ya..."

"Erişte o,salak."diye gürledi Fırat oğlanı yatağa yatırırken. "Hiç mi yemedin,anan yapmadı mı hiç ?"

"Ramen miii,Çin lokantasından alıyodu annemmmm."

"Ya bi sus amcık."

Fırat oğlanı yaka paça yatağın içine dürüm yaparak sokuşturmuştu. Başına kadar Beşiktaşlı nevresimi çekmiş "Uyu hadi."diye diretmişti. Lakin Uzay'ın çenesinin bağları bir daha kapanmamak üzere açılmış gibiydi. 

"Şarkı söylesene."diye mırıldandı Uzay dudak ıslatıp. 

"Ne söyleyeyim,bülbül müyüm ben pezevenk ?"

"Benim parçalarımdan biri."diye mırıldandı Uzay göz kırpıştırıp.

"Senin ne parçan var ki amına koyayım ?"diye fısıldadı Fırat usulca.

Uzay dilini şaklatıp mırıldandı. "Karamel mocha üzerinde frambuaz şurup sevgilim,bu ayrılık bize bir girdap bebeğim....Gitmek istesem de gönlüm kelepçeli,azad etmeli beni o gözlerin.."

"Çok güzel şarkıymış kardeş,sıçarken mi besteledin bokunun başında ?" Fırat oğlanın ağzını kapatmaya çalıştıkça Uzay daha da ritmik bir biçimde mırıldanıyordu şarkısını. Şarkı denebilirse elbette. Sanatsal anlamda hiç bir kaygı gütmüyordu. Bunu cidden indirip dinleyen falan var mıydı ki ?

"Fırat."diye fısıldadı Uzay dudak dişlerken. "Çekimleri senle yapsak seni düşünerek başkalarını öpmesem ben?"

Fırat kulaklarına dek kızarmıştı. Esmer teni artık patlıcan moruna çalana dek kavrulmuştu iç sıcaklığından. Buna rağmen Uzay tavana bakıyor,ellerini kendi saçlarına dolayıp gülüyordu.Gözleri eriştelere kayıp tekrar gülümsediğinde ağır bir nefesle birlikte yüzünü yastığa gömmüştü. Yanında uzanan Fırat ise kimse uyanmasın diye etrafı kolaçan eden gözlerini usulca yummuştu.

Sarhoş bir magazin gülü vardı yatağında. Onun yıllanmış küflü duvarlı odasının arasında Beşiktaş nevresimine sıkıca dolanmış hoş kokulu bir oğlandı. Üstelik dudakları bir kaç saat öncesine dek zımbalanmış gibi temas halindeydi.Uzay uykuyla uyanıklık arasında bacağını Fırat'ın beline dolayıp hafifçe üstüne uzanmış sarhoş bir biçimde mırıldanmıştı.

"Senin gibi biri olsam beni gerçekten sever miydin ?"

Fırat ses çıkarmadan bir eriştelere bir tavana bakıp yumdu gözlerini.

"Başka biri olsam gerçekten ben olduğum için sevilir miydim ?"

Fırat yutkundu.

Aptal bir çocuk yıldız,alt kalite çakma popçu ya da fenomen olması bir şeyi değiştirmezdi. Uzay sadece Uzay olduğu için sevilmeyi hak ediyordu. Tüm o sahne ışıklarının ardında ve perdelerin ötesinde güzelliği ışıldıyordu.

"Uyu."diye mırıldandı Fırat.



HilafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin