'' peki adam bir tehdit resmini duvarına astı? ''

ranpo oturduğu yerde arkaya doğru gitti. '' tedbiri elden bırakmamak için. tablo yatağının tam karşısındaydı, sürekli gözünün önündeydi. ''

ranpo ve poe, ranpo' nun söylediği gibi vaka çözülünce bir kafeye gitmişlerdi ama ranpo sandalyede ileri geri sallanırken sandalyesi kaymış ve düşmüştü, onu kaldırmak için gelen poe de onun üstüne düşünce daha fazla rezil  olmamak için parasını çoktan ödedikleri kahveleri ve ranpo' nun abur cuburlarını kucaklayıp koşarak kafeden çıkmışlardı. şimdi bulabildikleri en yakın parkta çimenlerin üzerine oturmuşlardı. 

poe '' haklısın aslında. adam gerçekten zekiymiş. '' derken ranpo' nun korkutucu bakışlarıyla karşılaşınca ekledi. '' tabi senin kadar zeki olamaz. ''

ranpo gülümsedi. '' üzerinde çalıştığın bir roman var mı? ''

poe '' şu anda yok ama yeni bir tanesi için aklımda fikirler var. kafamda oturtunca yazmaya başlayacağım. '' dedi. ''boş vaktin olduğu zaman sen de bir roman yazsana. eminim iyi iş çıkartırsın. benim hatalarımı her zaman buluyorsun. ''

ranpo içini çekerek söze başladı. '' iyi bir okuyucu olmakla iyi bir yazar olmak tamamen farklı şeyler. bunu en iyi sen biliyorsun poe. sadece beni gözünde mükemmelleştirmeyi bırakmalısın. ben mükemmel değilim. '' ve gülerek devam etti. '' tamam, belki biraz mükemmel olabilirim. ''

poe sadece gülümsedi ve başını öne eğdi. ranpo '' karl nerede? evde mi bıraktın onu? '' diye sordu. 

poe' nin gülümsemesi soldu. sanki kötü bir haber almış gibi omuzları düştü. '' aslında birkaç gündür veterinerde kalıyor. nedenini bilmediğimiz bir şekilde hasta. '' bu kelimeler ağzından o kadar karamsar çıkmıştı ki genel olarak neşeli bir yapıya sahip olan ranpo da onun ruh halinden etkilendi. ama kendini çabucak toparladı. '' eğer karl kötü durumdaysa biz neden buradayız? hangi veterinerde? oraya gidiyoruz. '' 

poe '' sadece sen çok heyecanlı görünüyordun ve bilmezsen mutlu olmaya devam edersin diye düşündüm. '' dedi ve kaldığı veterineri tarif etti. 

ranpo ona başkalarını kendinden önce düşünmesiyle ilgili bir nutuk çekebilirdi ama sırası olmadığını düşünüp poe' yi takip etmekle yetindi.

veterinere geldiklerinde poe, titreyen ellerini cebine sokarak saklamaya çalıştı ama yanındaki insan dünyanın en iyi dedektifiyken bu yaptığı biraz saçmaydı. ranpo, poe' yi durdurdu, bileklerinden tutarak ellerini ceplerinden çıkardı ve onun titreyen ellerini kendi ellerinin arasına aldı. sonrasında gözlerinin içine bakmayı planlıyordu ama poe' nin ( emo) saçları buna engel oldu. ellerinden biriyle poe' nin saçlarını gözlerinin önünden çekmeye çalışırken motivasyon konuşması yapmasına gerek kalmadan poe' yi güldürmeyi başarmıştı. poe' nin, tek eliyle onun ellerini tutarken parmak ucunda yükselmiş ve kaşlarını çatmış bir şekilde onun gözüne bakabilmek için saçını çekmeye çalışan bir ranpo karşısında gülümsemesini bastırması mümkün değildi. ranpo masum bir şekilde '' neye gülüyorsun? ''diye sorduğunda ise kendini tutamayıp bir kahkaha attı. ranpo tam ona sinirlenecekken poe' nin ilk defa bu kadar yakından gördüğü gülümsemesi onu durdurmuştu. '' kesinlikle daha sık gülmeli. '' diye geçirdi içinden ya da öyle yaptığını sandı.

'' duyamadım ne dedin? ''

ranpo panikleyip eski yerine döndü ve '' hiçbir şey demedim, yanlış duymuş olmalısın. '' dedi. ama poe duymuştu.



selam! bölümler kısalmaya başladı farkındayım ama okul zamanı böyle oluyor maalesef. bence bölümün kısa olmasını sonlarda telafi ettim gibi ama karar sizin. umarım beğenirsiniz.

benim için yorumlarınız votelerden daha değerli. lütfen yorum yapmaktan ve eleştirilerinizi yazmaktan çekinmeyin.

Back To The Old House | RanpoeWhere stories live. Discover now