5.

2.9K 240 91
                                    

"Uyuyor hâlâ oğlum, geç geldi dün yol yorgunudur sen bakıver."

Uğur hazırlanmış poğaçalardan bir tane alıp kocaman bir lokma ısırdı önce. Geleli henüz yarım saat oluyordu ve soluğu Zeynel'in evinde almıştı. Onu çok özlemişti ve zaten çok kalmayacaklardı o  yüzden ne kadar fazla vakit geçirirlerse iyiydi. 

Elindeki yarım poğaçasını hep oturduğu ve artık kendi yeri haline gelmiş kısımda duran boş tabağın içine bırakıp ellerini çırptı. "Çığlık duyarsan gelme," dedi Zeynel'in annesine ve kadın buna neşeli bir kahkaha atarak cevap verdi. 

Uğur kapısı kapalı odaya sessizce girip arkasından da kapattı kapıyı. Tıpkı Zeynel gibi kokuyordu; biraz fesleğen, biraz deodorant, biraz da teninden gelen o tanımlayamadığı koku. Önce masanın üzerinde duran büyük fesleğenlere elini sürtüp onları salladı. Zeynel lisede fesleğenlere kafayı takmadan önce hiç hoşlanmazdı Uğur ama şimdi kendi evinde de vardı.

Büyüğe olan özlemini bir nebze olsun azaltıyordu.

Yatakta sessizce uyuyan bedenin yanına uzandı ve dirseği üzerinde yükseldi. Elini yanağının altına almış gayet huzurlu bir şekilde uyuyordu. Uğur gülümsedi. Parmak ucu diğerinin önce alnında gezindi tüy kadar hafif bir dokunuşla ve ardından burnundan kayarak dudaklarına geldi ancak oraya dokunamadı.

Yandı içi. 

"Uyanman için on saniyen var," dedi kenarlarını yediği tırnaklarına bakarken. "Eğer olur da kendi hür iradenle uyanmazsan kendi yöntemlerime başvuracağım."

Zeynel'in kaşları çatılır gibi olsa da uykusuz derine benziyordu.

"On."

Kıpırtı yoktu.

"Dokuz. Sıfıra çok yakınım."

Zeynel bu sefer uyanmış olsa da gözlerini açmadı.

"Altı."

"Piçlik yapma düzgün say," dedi söylene söylene arkasını diğerine dönerken. Yorganına daha da sıkı sarılmıştı. Uğur onun bu haline güldü ancak sonra, "Beş," dedi Zeynel iç geçirdi. 

"Uyandım hadi siktir git şimdi."

Uğur kendisini ikinci yastığa bırakırken dilini şaklattı. Keşke evde kimse olmasaydı ve Zeynel'in yanına kıvrılıp ona sarılarak uyuyabilseydi. Birkaç dakika sessiz sessiz yatan büyük oğlan, Uğur'un üzerine bacağını atmasıyla huysuzlandı ve onu itmeye çalıştı ancak en az koala kadar aşkla yapışmıştı Uğur. Kolunu da yorganın üzerinden atıp sıkıca bedene sarıldı.

"Ne zaman geldin?" diye sordu Zeynel pes ederek. Çünkü bu sarılmalardan kurtulamayacağını gayet iyi biliyordu. Diğerinin sıcak yanağını kendi çıplak ensesinde hissettiğinde uykusu hemen açılmıştı bile.

"Yarım saat oldu."

"Yarım saat sonra mı geldin şerefsiz?"

Uğur daha da yapışırken gülmüştü. "Annem sana börek yapmış onun tadına bakayım diye tuttu beni yoksa biliyorsun hemen. Gelirler birazdan."

Zeynel bir şey demedi ama sonra Uğur bir anda kalkıp yorganı da çekti diğerinin üzerinden. "Kalk hadi sıkıldım abi hadi kalk ya!"

Zeynel yattığı yerde gerinirken Uğur bacağını onun bacaklarının üzerinden atıp doğruldu. Kendisi için pek sağlıklı bir pozisyon değildi ancak diğerini şüphelendirecek hiçbir şey yapmamak için sadece boş boş bakıyordu.

Zeynel ellerini başının altına alırken mavi gözleri üzerindeki bedeni süzdü gayet haylaz bir bakışla. "Şu arkadaşın," yüzündeki gülüşten saçmalayacağını anlamıştı Uğur. Dilini yanağına bastırıp elindeki yorganı sıktırdı. "Arkadaşıyla hani porno izleyip etkinlik yapanlar. Sabahları birbirlerine güzellik yapıyorlar mıymış?"

"Siktir git."

Uğur yorganı onun yüzüne atıp kalkarken titriyordu. Boğazında zehirli bir yangın gözlerini bile yakarken sakin olmaya çalışarak çıktı odadan. Arkadan gelen kahkaha ise dudaklarına bir gülümseme bırakmıştı çoktan. Utanmıştı. Kafasında türlü türlü saçma şeyler düşünüp yükselmesine engel olurken mutfağa geçti yeniden. 

Annesi ne ara gelmişti?  Kendi yerine geçerken, burası aynı zamanda Zeynel'in yanıydı ve küçükken burası için delice savaşlar vermişti, yarım bıraktığı poğaçasını tepti ağzına. En sevdiğiydi, patatesli.

"Günaydın," Zeynel gülümseyerek girdi mutfağa. Saçlarının uçları ıslanmıştı, kirpiklerinde de biraz su damlaları duruyordu. Yüzünü havluyla kurutmaktan nefret ettiği için peçeteyle siliyordu ve bu da her yerinin nemli kalmasına sebep oluyordu. 

Uğur bir türlü Zeynel'in yüzüne bakamazken, büyük olan bunu pek de fark etmemişti, kolu veya bacağı sürekli ona değiyordu. Eğer yan yanalarsa bir şekilde temas etmesi gerekiyor gibi hissediyordu Uğur. Bu da onun cezasıydı. 

"Valla ben bugün yatacağım," dedi Zeynel ekmeğine biraz reçel sürerken. "Aşırı yorgunum anne."

"Değilsin yorgun falan. Hani kitapçıya gidecektik?"

Uğur ona döndü nihayet. Uykulu bakan maviler boş bir ifade karşılarken Uğur gözlerini devirdi sadece. Her türlü  ikna olacağını biliyordu bu yüzden sorun etmedi. Çünkü Zeynel ona hiç kıyamazdı. Ne önceden, ne şimdi, ne de sonra...

*
BEN BU ÇİFTİMİ ÇOK SEVDİM YA BAYILDIMM
Bu arada kurgu sayonaradhara 'nın seni sevirem afyon sucuğum ANDAKDNKAKDJD

Kediler ve Köleleri [bxb . texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin