20

548 73 115
                                    

selam...

jennie kim.

Kuma ve Kai'nin, Taehyung ile kucaklaşma anlarından sonra sonunda masaya oturabilmiştik.

Açıkçası başta biraz çekinmiştim. Buradaki kişiler her ne kadar arkadaşım -biri eski sevgilim- olsa da yine de çekingenlik hissetmiştim. O çekingenliğimi alan şey Nora teyzenin samimi bakışlarıydı.

O kadar tatlı bir kadındı ki Lisa ile ona hayran kalmıştık. Masaya oturduğumuz gibi bize herhangi bir ihtiyacımız olup olmadığını, gece rahat uyuyup uyumadığımızı sormuştu. Fazla düşünceli bir kadındı. Bu da ona kanımızın ısınmasını sağlamıştı.

Ah başka bir şey de var tabii ki. Sanırım Nora teyze beni ve Taehyung'u biliyordu. Bu yüzden bizi yan yana oturtmuştu. Evet, doğru duydunuz. Bizi yan yana oturttu!

Arada bize bakıp bakıp imayla sırıtıyor ve ne kadar yakıştığımızı söylüyordu. Diğerleri de buna gülüyordu tabii. Tanrım o kadar çok utanıyordum ki masadan atlayıp burayı terk edebilirdim.

Taehyung'un nasıl hissettiğini bilmiyordum ama Nora teyze her 'ne kadar çok yakışıyorsunuz' dediğinde sırıtıyordu.

Şerefsiz köpek!

Elimdeki çatalı masanın altından geçirip Taehyung'un bacağına batırdım. Acıyla inlediğinde gülümsedim. "Biraz daha sırıtmaya devam edersen tek acıyan yerin bacağın olmayacak, Kim Taehyung."

Gözlerini, gözlerime çıkardığında ifadesizce yüzüne baktım. "Acısın Jennie." dedi sessizce. "Kalbim de en az onun kadar acıyor."

Yutkunup önüme döndüm. Sessizce tabağıma döndüm. Söyledikleri niye beni üzmüştü ki?

Üzmemeliydi. Onun söylediği hiçbir şey beni hissettirmemeliydi. Ne iyi bir şekilde ne de kötü bir şekilde. Ona karşı içimde hiçbir şey kalmamalıydı. Ona karşı hissiz olmalıydım.

"Bebeğim iyi misin?" diyerek saçlarımı okşayan Lisa'ya baktım. Hemen yanımda oturuyor ve bana şefkatle bakıyordu.

Zorla gülümsemeye çalıştım. "İyiyim, Lisa. Teşekkür ederim." dedim sessizce.

Kafamı eğip burnumu çektim. Şimdi olmazdı, olmamalıydı.

"Jimin, yer değişelim mi?"

Taehyung'un sesini işittiğimde başımı kaldırdım. O, yer mi değişmek istemişti?

Jimin kaşlarını çattı. Yüzüme baktığında gülümsedim. Başka yapabilecek bir şeyim yoktu zaten.

Sadece gülümse, hiçbir şey olmamış gibi gülümse.

"Peki, gel." deyip ayağa kalktı. Jimin yanıma oturduğunda gülümsedi ve saçlarıma öpücük kondurdu. "İyisin değil mi, güzelim? Başın falan mı ağrıyor?"

Kafamı olumsuzca salladım. "Hayır, iyiyim. Teşekkürler, Jimin." deyip gülümsedim ve elimle kalp yaptım. Gözlerini kısarak gülümsedi.

Tabağıma geri döndüğümde kulağıma yaklaştı. "Senin için yer değişmek istedi. Rahatsız olma diye. Kalkmak istediğinden değil."

Omuz silktim. "Umurumda değil, Jimin."

"Bal gibi de umurunda. Kimi kandırıyorsun sen?" dedi gözlerini devirerek.

"Nereden biliyorsun?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Kızım aynı anadan süt içtik biz. Ulan senin ilk kelimen benim adımdı be benim adım! Ne annenin ne babanın adı, sadece benim adımı söyledin sen. Tuvalete bile beraber sıçıyorduk. Sence senin her bir şeyini bilmememe imkanım var mı?"

student apartmentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin