58

2.3K 143 14
                                    

Kerem'in bağırış sesleriyle yataktan kalktığımda ne olduğunu bile anlamadan babam aşağıda beni beklediklerini söylemişti. İnanmayıp balkona çıktığımda Kerem bana öpücük göndermiş ve Aras'ı göstererek göz devirmişti.

Üstümü değiştirip apartmandan çıktığımda saatin daha yeni bir olduğunu görmem ile oflayarak yanlarına ilerlemiştim.

Kerem'in "Günaydın dünyanın en çirkin kedisi" demesiyle ona yoldan geçen getir motorunu gösterip kafasını gösterdim.

Aras'ın konuşmaya başlamasıyla ona döndüğümde çok tatlı göründüğünü fark edip bu tatlılığa son vermezse yiyeceğimi anlamam zaman almamıştı.

"Aslında biz ikimiz yani birlikte olacaktık ama Kerem ve Duygu şey? Ney oğlum?" Demesiyle bu sefer Kerem'e bakmıştım.

"Nehir, Ben görev için gidecekmişim. Aslında tek gidecektim fakat Duygu tutturdu bende geleceğim diye bu yüzden biz beraber gideceğiz" deyip yüzündeki gülümsemesi yapmacık bir hâl almıştı.

"Bu çok güzel! Duygu'nun seninle beraber olması seni mutsuz etmiş olamaz?" Deyip ona döndüğümde Kerem,"Doğum gününe kalmayacağız yani ben. Ben özür dilerim. Şimdiden doğum günün kutlu olsun" deyip sarılmasıyla güzel bir haberi ne kadar mutsuz edebilirsin adlı çalışmaları saçmaydı.

Bu zamana kadar Duygu ile sadece pasta alırdık doğum günlerimizde. O da pastaneci indirim yapıyordu doğum günlerine özel. Bu sebeple her hafta başka başka kişilerin doğum günü olduğunu söyleyip pasta alırdık.

Duygu anlatmış olsada Kerem üzülmüş olabilirdi ama bunun benim için bir önemi yoktu.

Yaşadığım zaman boyunca pasta yiyemiyorsam,her günü doğum günüm yapar ve yine pasta yerdim.

"Biliyorum kutlama tarzında yapmıyormuşsun ama yanında olmak isterdim pasta yerken bile.." deyip daha sıkı sarılmasıyla bende ona sarılmıştım.

Aras'ın sesli nefes vermesiyle Kerem'in yanaklarını sıkıp ayrılmam bir oldu.

"Sen kimsin be!" Diye bağıran birinin sesiyle o tarafa dönmüştük.

"Asıl sen kimsin bacım!"

"Bacım falan? Baca mıyım ben? O kadar kilolu değilim tamam mı? Terbiyesiz hadsiz!"

"Abla ne saçmalıyorsun?"

"Sensin mal!"

"Çok içmiş galiba amınakoyim düzgünü bizi bulmaz!"

"Oğlum yürüsene kestane görmüş palamut ağacı sincabı gibi bakıyorsun?!"

"Abla şu bize bakan sevgilin falan mı acaba? Eğer öyleyse bizi görmedin tamam?"

"Yoo gördüm Aaa nerdeymişsin? Buradaaa!!"

"Sabır! Geliyor adam yanına abla kim bu?"

"Ne bileyim ben??"

"Sapık yani?"

"Sen nesin? Çamur rengi baklavalı bok sineği!"

"Sinekler siyah değil mi?"

"Öyle miydi? Her neyse! Ne diyorduk en son?"

"Duygu gel şuraya"

"Sen ki- Aaa Kerem? Sen niye bur- Haaa söyledin mi? Eeee ben nolcam şimdi?!" Diyen Duygu'ya baktığımda koşarak yanimiza geliyordu. Az önce Duygu'nun konuştuğu çocuklarda gitmişlerdi.

"Nehir!! Doğum günün kutlu olsun! Bu Aras denilen seni seven varlık arkadan el kol hareketleri yapıyor! Diyeceğime odaklanamıyorum!" Diyen Duygu'ya sarıldığımda da bana sarılıyordu.

"Şey Kerem gidiyormuş. Bende dedim ki yalnız gitmek olmaz ben ne güne duruyorum! Gittim polis karakoluna dedim ya benimsin ya kara toprağın. Öyle birşey demedim bu arada, ikna ettim tama dediler. Sonuç olarak bende gidiyorum" deyip kafasını omzuna doğru eğdi.

"O kadarını anladım Duygu. Hala tam olarak neyi anlatmaya çalışıyorsunuz?" Demem ile Kerem tekrar konuştu,"Ne imâ ediyorsun tam olarak acaba?" diye sordu.

"Ben birşey imâ etmedim ama galiba etmem gerekiyormuş" demem ile Duygu hadi boş yapmayın dercesine arabay bindi.

Aras'ın bana kas göz hareketi yapmasıyla arabayı kullanmayacağımı anlamıştım.

Kaderimde bu da mı vardııı!!

Tövbe Aras'ı başkasıyla mı göreceğim? Yok daha neler!

Aras'ın gülümsemesiyle ona baktığımı fark etmem bir olmuştu.

Artık iki olsun Nehir.

Duygu "O yüzden doğum gününü erken kutlayacağız!" Demesiyle arkaya dönmüştüm.

"Erken?"

"Erkan mı? O kim be" diye soran Kerem'e baktığımda telefonundan biriyle yazışıyordu.

"Erkan derken?" Diye soran Aras'a baktığımıda gay olduğunu anlamam salise almamıştı.

Kerem'in telefonundan gelen bildirim sesleri çoğaldığında hepimiz ona dönmüştük.

Kerem "Pamir? Evet. Ne karpuzu? Kış ayında karpuz nerden bulabilirim Pamir'ciğim! Hayır almadı. Sana niye alsın oğlum saf mısın? Sana ne? Yooo ben yiyeceğim. Pamir kapat. Patlıcannı ne yapacaksın acaba? Pazar mı burası oğlum turşuluk biber nerden bulayım? Aras alır. Yoo vermem. Nehir'den sana ne acaba? Haaa doğru, tamam. Nehir iyi canım ne yapsın oturuyor. Aras mı? Az önce sana göz devirdi. Ben dedim hayır gelmez bundan di-" cümlesini bitirmeden telefonu Aras'ın almasıyla o konuşmaya başlamıştı. "Evet Pamir. Hayır. Gelmiyor. O kızı tanımıyorum bile! Telefonumu almadım. Hayır gidemezsin. Kapattım Pamir." Demesiyle telefonu Kerem'in kucağına attı.

"Telefonum düşü-" Kerem'in sözünü bitirmeden Aras'ın frene basıp arabayı durdurması bir olmuştu.

Ne ara geldik biz?

"Aaa gelmişiz!!" Deyip benim kapımı açıp aşağıya indiren Duygu ile yan yana yürüyorduk.

Aras ve Kerem'de arkamızdan geldiklerinde beraber kafe, restorant tarzında olan biryerden içeri girmiştik.

Polis Karakolu/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin