Bu bölümü Elena'yı Rapunzel'e benzeterek harika bir flood hazırlayan Elif'e (kisacaeluu) ithaf etmek istiyorum.
(ps: Flynn'in Alp'le alakası yok. Alparslan hayatta top sakal bırakmazdı ahsjsjs)
Keyifli okumalar dilerim! ❤️
"Gökyüzünü görünce gecenin devi,
Çıkarıp şapkasından yıldızlar saçar.
Cüceler bilir bunu, gürgenler bilir,
Aşkın uyumadığı her yerde söylenir."-Ülkü Tamer, Ben Sana Teşekkür Ederim
-*-
🎶 Can Kazaz - Gemi
İstanbul'a dair edindiğim ilk izlenim, insanın bu şehirde kolaylıkla kaybolabileceği oldu.
Sokaklar birbirine benziyordu çünkü. Daha doğrusu Mersin'in düzlüklerine alışmış zihnim gördüğü tüm yokuşları tek bir yol olarak kodlamıştı. O nedenle Alparslan'ın beni yalıya götürmediğini fark edemedim. Zaten öfkeden gözüm etrafı pek görmüyordu, yokuşlardan inip çıkarak ilerlerken bir an evvel eve gidip odama çıkmak ve yanımdaki şahsı düğüne kadar görmemek niyetindeydim. Çok özlersem eve geldiğinde çaktırmadan camdan bakardım.
Alparslan ise, ilginç bir şekilde, o kadar da öfkeli görünmüyordu. Havuza düştükten sonra olan biteni pek idrak edememiştim. Beni suyun altından çekip çıkardıktan sonra kucaklayıp havuzun kenarına taşımış, sudan çıkmadan evvel sırtımı havuzun duvarına yaslayıp etraflıca muayene ederek direğin çarpmadığına emin olmuştu. Sonradan öğrendiğime göre aydınlatma direği devrilmişti, eğer beni kurtarmamış olsa metal blok olduğu gibi kafama inecekti. Ve bir de, benim bu gece onu bırakıp yurtdışına kaçmaya niyetlendiğimden habersizdi. Emin olmamakla birlikte davranışlarından bu sonucu çıkarmıştım.
Zaten yolda gelirken de sadece Adar'ın evine gitmeye çalışmamla, ablamı bulmak için ondan yardım istemek yerine elin heriflerine yalvarmamla ve arada akrabalık bağı yoksa yabancı bir erkeğin benim abim falan olamayacağıyla ilgili söylenip durmuştu. Ben de denize gittiğimiz gün ona abi demeyi bıraktım diye nasıl kızdığını, kendine zorla abi dedirttiğini yüzüne vurmaya çalışmıştım ama yaptığı ikiyüzlülükten pek gocunmuyordu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ederlezi
Romance"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki? Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durum...