1.Bölüm "KABUS"

115 7 0
                                    

Merhaba, kitabıma hoş geldiniz. Bu benim ilk kitabım, yazım yanlışlarımı ve acemiliğimi lütfen mazur görün. Umarım severek okursunuz:)) Yorum yazmayı ve oy atmayı unutmayınız. (DUYURU!) Kitabımda bxb karakterler olacaktır, lütfen rahatsızlık duyanlar okumasın.

"Oğlum hadi uyan"

Annemin yumuşak ses tonu nini gibi kulağımı okşarken uykuma devam ettim.

Büyük ve eski bir evin koridorundaydım, etrafı inceledim ve adımlarımı up uzun duvarların yakınında durdurdum.

Duvarları kaplayan büyük tablolar vardı. Üzerindeki resimler ne kadar tüylerimi ürpertesede daha çok bakmak istedim. En çok ilgimi çeken tabloda durdum.

Kırmızı ve turuncu renklerin baskın olduğu tablonun tam ortasında, oldukça gerçekçi olan anka kuşu vardı.

Kantların uçları kavrulmuş ve tam diplerine külleri düşmüş duruyordu.

Ölümden kaçmaya çalışan kuşun acizliği, gözlerindeki dehşetten anlaşılıyordu.

Ellerimi yavaşça, kanatlarının uçlarına dokunmak için uzattım, titriyordum. Tabloya dokunmamla anka kuşunun canlanması bir olmuştu, korkuyla geri çekildim.

Büyük duvarlara çarpa çarpa delirmişçesine uçuyordu, gagasından çıkardığı tiz ses kulaklarımın zarlarını patlatacak gibiydi. Ellerimi kafamın iki yanına sıkı sıkı sardım, gözlerimi yumdum ve olduğum yerde çöktüm aniden ses kesilmişti, gözlerimi korkarak açtım.

Karşımda gördüğüm şeyle gözlerimi yuvalarından çıkarmışçasına büyüttüm tam karşımda alevler içinde kıvranan bedenimi gördüm, hayır...hayır, deliriyordum. Kan revan içindeki bedene baktım tıpkı o kuş gibi kendini duvardan duvara vuruyordu

"Yardım et! Lütfen."

Aniden bağırmasıyla yerimden sıçradım. Hızlı hızlı kafamı sağa sola salladım, hayır yardım edemezdim onun ateşi benide yakacaktı.

Kahkaha sesleriyle düşüncelerimden sıyrıldım eriyen yüze baktım tanınmayacak hale gelmişti. Yüzündeki iğrenç gülümsemesiyle konuştu

"Kendine bile yardım edemiyorsun ne yazık"

Pis sesi midemi bulndırmıştı, birden bire durdu ve yüzü yavaşça solmaya başladı ardından ise yere yığıldı. Çığlık attım

"Olamaz, olamaz"

Fısıltıyla çıkan sesim kurumuş boğazımı yırtıyordu. Ne zaman başladığını bilmediğim göz yaşlarım tenimi yakmaya başlamıştı yumruk yaptığım elimle kafama ard arda sertçe vurdum elimin hızla kavranmasıyla,

Uyandım.

Gözlerimi araladım başımın dibimdeki annem elimden tutmuştu, bi anda herşey dank etti, kabus görmüştüm. Hızla yatağımdan doğruldum. Gördüğüm kabusun gerçekçiliğiyle donup kalmıştım. Annemin endişeli sesiyle irkildim

"Yavrum neden vuruyorsun kendine?" telaşla "İyi misin? Kabus mu gördün ha bitanem?" dedi. Gözlerimi zar zor açarak yanı başımdaki anneme çevirdim, bir havlu yardımıyla terimi silmeye çalışıyordu. Yutkunup konuştum

"İyiyim, sadece bir kabus" sesim çok halsiz çıkmıştı. "Tamam yavrum, çabuk hazırlanda kahvaltıya gel" konuşamamı beklemeden odamdan çıkıp kapımı örtmüştü, kahvaltı yapabilceğimi pek sanmıyordum.

Telefonumu masadan alıp saate baktım daha 06.30'tu. Yere attığım pantolonumun cebinden sigara paketimi ve çakmağımı çıkarıp odamdaki balkona ilerledim. Kapıyı açtığım gibi yüzüme çarpan buz gibi havayla, vazgeçip içeri geçmek istedim ama gök yüzünün güzelliğini görünce balkondaki sandalyeye ilerledim.Hava daha aydınlanmamıştı. Kafamı semaya çevirip iç çektim yavaşça, stresten yediğim yara bere dudaklarıma dayadım sigarayı.

Ruh-u Revan |bxb|Where stories live. Discover now